2014 GÜNDEMİNDEN SEÇTİKLERİMİZ

 

2014 yılı dünyanın çeşitli yerlerindeki savaş, gerilla savaşları, siyasi krizler, doğal afetler ve korumasız muhalifler ve gazetecilerin tutuklanması gibi nahoş olaylara sahne oldu. Burada hepsine değinmemize imkân olmayacak. Ancak bir kaçı hakkında bilgi ve yorumlarımızı aktaracağız.

 

Rusya-Ukrayna:

Mart ayında soydaşlarımızın da yaşadığı Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyetinin bir oldubittiye getirilerek Rusya Federasyonu tarafından ilhak edilmesi, güçlü devletlerin isterlerse çok şey yapabileceklerini gösterdi.

Rusya bundan önce de Kuzey Kafkasya’da Gürcistan’a saldırarak Abhazya ve Güney Osetya’nın Gürcistan’dan kopmasını sağlamıştı. Bu iki bölge sözüm ona bağımsız oldular. İşin ilginç tarafı aynı Osetinlerin adını taşıyan Kuzey Osetya ise hala Rusya’ya bağlı bir bölge, yani bağımsız değil.

Diğer yandan ise geçen ay Abhazya Rusya ile bir anlaşma imzalayarak, ülkenin güvenliğini Rusya Federasyonuna teslim etti. Yani burada hukuken bir ilhak gözükmüyor. Rusya bununla da yetinmedi Ukrayna’daki ayrılıkçı Rusları destekleyerek ülkede bir iç savaşın devamını tetikledi. Batı ne yaptı? Protesto etti ve elindeki en zararsız silahı kullanarak ekonomik ambargo, yaptırım uygulamaya başladı.

Petrol fiyatlarının düşüşü ile birlikte bu ambargonun neticesinde Rusya’da Rublenin Amerikan Doları karşısındaki değeri neredeyse % 50 kaybetti ve pahalılık başladı. Fakat Putin bütün bunlara cevap olarak yeni askeri doktrini ilan etti. Buna göre NATO, Rusya’nın baş düşmanı ilan edildi ve nükleer programı geliştirme kararı alındı.

Bu gelişmeler ülkemize nasıl yansıdı?

Putin Kasım ayında ülkemizi ziyaret etti. Bir takım parlak vaatlerde bulundu.

Biz ise Avrupa Birliğinden vazgeçebileceğimizi ima etmeye başladık.

Bakalım NATO Rusya’nın baş düşmanı olduğuna göre, NATO’dan da vazgeçip, Rusya’ya yanaşacak mıyız? Ne de olsa bize ucuz doğalgaz vaat ettiler…

 

Suriye-IŞİD:


İkinci ve belki de Rusya ile ilişkiler kadar önemli olay ise sıfır sorun yaşayacağımızı umduğumuz kıymetli komşumuz Suriye’de çıkan iç savaşın ülkemize yansımaları oldu.

Resmi verilere göre 1 milyon 600 bin Suriyeli mülteci ülkemize sığınmış bulunuyor. Artık onların şık arabalıları ile dilenen kesimini hemen her gün geçtiğimiz yollarda görüyoruz.

Hatta İBB her geçitte “Suriyeli Kardeşlerimize yardım edelim” pankartları astı. Ben Kırım Tatarları, Irak ile Suriye’deki Türkmenler veya hemen her gün idam edilmekte olan Uygurlar için böyle pankartlar görmedim. Doğru, Suriyeliler kardeşimiz, diğerleri ise uzak soydaşımız addediliyor.

Geçen aylarda sıkça bilhassa Suriye’de faal olan IŞİD (Irak ve Şam İslam devleti) terör örgütünün katliamları ve Kürtlerin kahramanca direnişi hakkında sıkça haberlerle sıkça karşılaşıyorduk. Yabancı basın da buna çok önem veriyordu. IŞİD’e karşı PKK ve YPG’nin desteği ile binlerce Peşmerge ile kapsamlı saldırı başlatan Kürt yönetimine ABD’den sonra Çek Cumhuriyeti de silah göndermeye başladı. Çek Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetler Komutanlığı’nın Peşmerge Güçleri’ne kargo uçağı ile 5 bin tanksavar füzesi gönderdi. Çek Hükümeti, Ağustos’ta Kürdistan Peşmerge Güçleri’ne 22 milyon dolar değerinde askeri malzeme ve mühimmat yardımında bulunacağını açıklamıştı. Yardımların ilk paketi Kasım ayında Erbil’e ulaşmıştı Anlaşılan ABD ve Batılılar bu işi Kürtlere havale ettiler, aracı olarak da Çekleri kullanıyorlar. Böylece ne şiş yanıyor ne kebap. Bu arada 3 milyon 300 bin Suriyeli çeşitli ülkelerde mülteci olmuş ve çoğu sefil durumda, kimin umurunda!

Peki, IŞİD ne olacak?

Rusya Esad rejimini destekliyor, biz ise karşıyız. Radio Liberty’den Joanna Paraszczuk’un görüşüne göre aşağıdaki gelişmeler bekleniyor:

IŞİD Irak’ta daha fazla toprak ele geçirecek ve Anbar eyaletini alacak. ABD liderliğindeki koalisyon güçlerin Suriye ve Irak’ta hava saldırıları artacak. ABD’nin, IŞİD’le mücadele eden Sünni kabilelere daha fazla yardımı olacak. Buna karşılık IŞİD yeni gönüllüler bulmaya daha fazla çalışacak. Orta Doğunun değişik yerlerinde askeri eğitim üslerinin sayısını artıracak.

Anlaşılan 2015’te de bölgeye, dolayısıyla bize de huzur gelmeyecek.

 

 

PEGIDA:

Bu ayda Almanya’da PEGIDA (Patriotische Europäer Gegen die Islamisierung des Abendlandes = Batı âleminin İslamlaşmasına karşı Yurtsever Avrupalılar) harekâtı başlamıştı.

İslam ülkelerindeki terör olaylarından ürken ve kendi ülkelerindeki yabancıların kendi hak hukuklarını ihlâl ettiklerine inanan bir kısım Almanlar bu harekâtı başlattılar. Başta Dresden olmak üzere ülkenin değişik şehirlerinde yabancı karşıtı gösteriler yaptılar.

Neredeyse 2 milyon Türkiye kökenlinin de bu ülkede yaşaması dolaysıyla bizim dikkatimizi çekti. Acaba Almanlarda eski ırkçılık genleri yeniden mi canlanıyor gibi sorular da ortaya çıktı. Kendini korumaya yönelik masum bir protesto harareti gibi gözüken bu gelişme üzerine, bunlara karşı diğer Almanların protestoları da başladı.

Neticede geçen hafta Pegida kendini dağıttığını ilan etti. Federal Almanya başbakanı Angela Merkel yeni yıl için hazırladığı konuşmasında bu konuya da ayrıca yer verdi. Konuşmasında halkı Pegida protesto hareketinden uzak durmaya davet etti. “Biz halkız!” gibi sloganların bugün değişik ırk ve dinden olanları dışlamanın bir şifresi olarak kullanıldığını vurguladı.

Anlaşılan Merkel de işin ciddiyetini kavrayarak bu uyarıyı yapma gereğini hissetmiş bulunuyor. Netice Almanya’nın neredeyse % 8-10’nu yabancılar teşkil ediyor. Fakat bir deyim var ya: Misafir misafiri sevmez, ev sahibi hiçbirini sevmez.

 

 

2015 yılında buna benzer tatsızlıklar, felâketler, huzursuzluklar azalsın diye ümit ederek, yeni yılınızı kutluyoruz.

 

 

 

 

 

 

Görseller: Kaynak1 Kaynak2 Kaynak3

 

Author: Nadir Devlet

Prof. Dr., Türk Dünyası tarihi ve uluslararası ilişkileri uzmanıdır. 20 ve 21. yüzyılda Rusya, Kafkasya ve Orta Asya’daki Türk halklarının geçmişi, bugünü, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik yapıları üzerinde yoğunlaşmıştır.

Share This Post On

Submit a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share This