Anaokulunda “besmele” öğretmek yetmez

Milliyet gazetesinden Ayşegül Kahvecioğlu’nun haberi, dün basında geniş yankı uyandırdı.

Habere göre;

Osmaniye ili Kadirli ilçe milli eğitim müdürlüğü, anaokullarında değerler eğitiminin nasıl verilmesi gerektiğine ilişkin 21 sayfalık bir program hazırlayıp ilçedeki okullara gönderirken, programda çok dikkat çekici başlıklar yer aldı.

Buna göre, 3-6 yaş arası anaokulu öğrencileri, derse besmeleyle başlayacak, dua ve sureleri tecvit kurallarıyla öğrenecek.

Çocuklara okulda Kuran-ı Kerim dersi de verilecek. Buna göre öğrenciye Kuran-ı Kerim’le ilgili genel bilgiler verilecek, Kuran’dan bölümler okunacak, Kuran alfabesinin ilk 5 harfi tekerlemelerle mahreçli olarak çalıştırılacak. Besmele ve ‘Allahuekber’ hareketli bir şekilde öğretilecek. Çocuk, besmeleyi hecelerken sağa sola, öne arkaya dönecek, ellerini şaplatacak. “Allahuekber” derken, “Kim daha sesli söyleyecek?” gibi sorularla öğrenci motive edilecek. Dua ve sureler tecvit kurallarıyla öğretilecek.

 

Reşit olmamış çocukların soyut düşünme yetilerinin henüz oluşmadığı, 18 yaşın altındaki çocuklara din eğitimi verilirken bu bilimsel gerçeğin gözardı edilmesinin ciddi psikiyatrik sorunlar doğuracağı, bilim çevreleri tarafından aylardır dile getiriyor. Daha önceki bir yazımda bu konu üzerinde uzunca durmuştum.

 

Şimdi madem ülkemizdeki kurumlar bilimsel önerilere kulak asmıyor, neredeyse çeyrek asır İslam Tarihi dersi vermiş olmama yaslanarak, meseleye İslami perspektiften bakmak istiyorum.

İslam dininde adalet ve doğruluk önemsenir, yüceltilir. Ayetler ve sahih Hadislerde tüm inananlara dürüst olmaları, harama el uzatmamaları, adaletli ve merhametli olmaları öğütlenir.

İlkeleri böyle güzel olan bir dinin uygulamasına bakacak olursak, Ayet ve Hadislerin Müslümanlarca pek de mükemmelen uygulanmadığını görürüz, ne yazık ki.

 

İlk dört Halife’den üçünün suikastlara kurban gitmesi, dini kurallara uygun değildir mesela. Hele Hz. Ömer’in namaz kılarken katledilmesi hazin bir İslam dışılıktır.

Ya da Hz. Muhammed’in vefatından sonra vasiyetinin terk edilmesi, yani Halifelerin sahabe tarafından seçimle belirlenmesine son verilmesi de kötü tatbikata örnektir. 661 senesinde Emevi hanedanı Halifelik makamını silahla, kanla ele geçirmiştir.

Bunlar hep tarihten örnekler.

 

Peki ya günümüz? Bugünkü İslami toplumlar, rejimlerde durum nasıl?

 

En yeni örnekten başlayalım. New York Times gazetesinin dünkü haberinden özetle aktarıyorum:

Pakistan’ın kuzeybatısındaki Peşaver kentinde gerçekleşen olayda, silahlı kişiler bir askeri okulu bastı. Baskında 145 kişinin öldüğü açıklandı.

Taliban üyesi saldırganların 9 kişi olduğu, okula ansızın girerek rastgele ateş açtıkları ve el bombaları savurdukları bildirildi. 10 ila 18 yaş arasındaki öğrencilerin okuduğu okulda, askeri personel ve sivillerin çocuklarının eğitim gördüğü açıklandı. Bir bölümü tören sırasında dizilmiş olan 1.100 öğrenciyi 8 saat süreyle hedef alan saldırganlar, Pakistan ordusuna bağlı özel kuvvetler tarafından kıstırılınca üzerlerindeki bombaları patlattı. Taliban sözcüsü Muhammed Umar Horasani, “Ordunun okulunu seçtik çünkü İslam düşmanı devlet personelinin çocukları bu okula gidiyor. Onların bu acıyı hissetmesini istiyoruz” dedi.

Çocuk öldürmenin, Müslüman çocukları öldürmenin, İslam’la bağdaşır bir yanı var mıdır? Bunu savunabilecek bir Müslüman çıkar mı?

 

Bir başka örnek, Nijerya’dan. Yabancı bir haber sitesinden mealen aktarıyorum:

Nijerya’nın kuzey doğusunda, Borno eyaletindeki Boko Haram saldırısında 13 sivilin hayatını kaybettiği bildirildi. Gajigana bölgesinde askeri üniforma giyen silahlı grubun yerel halka rastgele ateş açtığını belirtti. Saldırıda 11 kişi öldü.

Boko Haram militanlarının, ülkenin kuzeyinde sadece Kasım ayında düzenlediği saldırılarda 300’den fazla kişinin hayatını kaybettiği belirtildi. Örgütün son 5 yıldır gerçekleştirdiği şiddet olaylarında, çoğunluğu sivil olmak üzere yaklaşık 13 bin kişi yaşamını yitirdi.

 

Aynı örgüt, 8 – 15 yaşlarındaki yüzlerce kız çocuğunu kaçırarak çeşitli cihatçı terör örgütlerine “satıyor”. Bununla ilgili haberi de BBC Türkçe servisinden aktarıyorum:

 

Boko Haram’ın lideri Ebubekir Şakau’ya ait olduğu söylenen ve Pazar günü yayınlanan videoda Şakau sosyal medyadaki “Kızlarımızı geri getirin” kampanyası ile dalga geçiyor ve kızlara karşılık hapisteki Boko Haram üyelerinin salıverilmesi isteğini tekrarlıyor. Şakau “Ordumuzu geri getirin” diyor.

İsmi “Batı eğitimi haramdır” anlamına gelen Boko Haram örgütü Chibok şehrinden Nisan ayında 200’den fazla kız çocuğunu eğitim gördükleri okulu basarak kaçırmıştı.

 

İran’dan bir başka İslam dışı uygulama ile devam edelim. İran’da geçtiğimiz günlerde bir kadın idam edildi. Neden? Tecavüzcüsünü öldürdüğü için… Tecavüze uğrayan Reyhaneh Jabbari ismindeki 26 yaşında bir kadın… Korunacağına, işlediği cinayet nefsi müdafaa sayılacağına, öldürüldü. Bir İslam devleti bir müslüman kadını katletti. 25 Ekim 2014 tarihli haberi Diken‘den aktarıyorum:

Jabbari’nin idam edilmemesi için Uluslararası Af Örgütü’nün öncülüğünde yürütülen sosyal medya kampanyaları sonuç vermedi. İran idamı bir süre ertelese de, Jabbari bu sabah asılarak idam edildi. Haberi, Jabbari’nin annesi duyurdu.

Bugüne dek onlarca kadının tartışmalı biçimde idam edildiği İran’da, kadın mahkûmlardan işkence altında ifade alındığı ve yalnızca kendi verdikleri ifadelere dayandırılarak suçlu bulundukları iddia ediliyor.

 

 

Şimdi, madem ruhsal açıdan zarar göreceklerini bile bile el kadar çocuklara dini eğitim (dikkat! din eğitimi değil, dini eğitim) vermek isteyenler var; o halde lütfen aynı çocuklara bu yazıdaki fotoğrafları da göstersinler.

Ve desinler ki, okuduğun dualar seni Müslüman yapar ama iyi bir insan olmak için Müslüman olmak yetmez. Bak, bu fotoğraflardaki katliamları yapanlar da Müslüman, katlettikleri insanlar da. İyi bir insan olmak için dürüstlüğü, adaleti, merhameti ve insafı da öğrenmelisin.

Çünkü çocukların gerçekleri bilmeye, hepimiz kadar hakkı var.

Madem âdet gördü diye kadın oldu sayıyor ve 9 yaşında başörtüsü taktırıyoruz, madem 14-15 yaşında evlendirmekten utanmıyor, madem 3 yaşında dua ezberletmekte beis görmüyoruz, o halde çocuklara gerçekleri de öğretelim.

Müslümanın Müslümanı katlettiği, cehaletin ve fakirliğin kene gibi yapıştığı, adaletin ve insan haklarının ise yanından geçmediği bir dünyaya sokuyoruz onları. Neye “bismillah” dediklerini bilmeye ve besmelenin Müslümanı, Müslümanın zulmünden korumaya yetmediğini de öğrenmeye hakları olmalı.

Mesela bir Müslüman çocuk örneği olarak Nobel Barış Ödülü sahibi Malala Yusufzay‘ı öğretelim çocuklarımıza. O ödülü nasıl aldığını da! 15 yaşındayken okula gitmek, eğitim almak istediği için Müslüman Taliban tarafından kafasına kurşun sıkıldığını bilsin, çocuklarımız.

Müslümanların, Müslümanlığın sadece evde, anaokulunda gördükleri, sevdikleri nur yüzlü ablalardan, melek kalpli ninelerden ibaret olmadığını bilmeye hakları olmalı…

 

Author: Beril Cansever Devlet

[yazar] [ara sıra çevirmen] [çeyrek asırdır eğitimci]

Share This Post On

Submit a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share This