EĞİTİMDE DEV İNDİRİM: BECERİYİ SIFIRLADIK!

 

Kocaman devlet kurumlarında bir beceriksizliktir gidiyor!

Çocuklarımıza “yapma” diye öğütlediğimiz ne varsa, son haftalarda pek yetkili makamlar tarafından yapıldığını izliyoruz. Dikkatsizlik, beceriksizlik, hatayı örtbas etme çabası, bir işi doğru dürüst sonuca erdirememe…

Eskiden (son on yıldan önce) kusursuz işleyen öğrenci seçme sınavlarımız, ne yazık gitgide artan hataların, skandalların öznesi haline geldi. Öncesinde öğrenci, 1992’den 2002’ye kadar da dershane öğretmeni olarak sistemi yakından izlediğim için iyi biliyorum. Seksenlerden itibaren 1999’daki “soruların çalınması” hadisesi dışında tek bir sorun yaşanmamıştır.

Ancak yakın tarihli eğitim haberlerine şöyle bir göz atacak olursak, ne demek istediğim daha açık anlaşılır:

 

Üniversite adayı hata yapamaz ama…

 

Din dersinden muaf mısın? O zaman puan yok sana…

 

Ha, duyuldu mu? Yeniden hesaplayacağız, mecburen…

 

Devlet memuru olacaklar için kopya becerisi şart…

 

Bir skandal yetmez, zincirini yapalım:

Memur? Aaa, elbette orada da bir adaletsizlik gerek…

Öğretmenleri de delirtmeden bırakmayalım…

 

Şimdi öncelikle bu haber metinlerini kaleme alan, bu haberlerle ilgili köşe yazısı yazan herkesi, eğitimci olsun olmasın tebrik ediyorum. Saçlarını başlarını yolmadan, soğukkanlılıklarını koruyarak nasıl yazıyorlar, bilmiyorum.

Ben yazamıyorum.

Bunca zaman bekledim belirsizlikler giderilsin, hatalar düzeltilsin, çatlaklar sıvansın diye…

 

Son iki ayda ülkemizde bir dizi merkezi sınav yapıldı. Milyonlarca evladımızın hayatı, bu sınav sonuçlarına göre çizilecekti.

Mesela TEOG diye kısaltılan Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı. MEB (Milli Eğitim Bakanlığı) tarafından yapılıyor. Ortaokul son (8.) sınıftaki 1.287.847 öğrenci girdi bu sınava. 13-14 yaşlarında bir milyon iki yüz seksen yedi bin sekiz yüz kırk yedi çocuk…

Ya da LYS diye kısaltılan Lisans Yerleştirme Sınavı. Yani lise son sınıftaki (veya lise mezunu) 1.233.580 gencin, üniversiteye gidebilmek için girdiği bir dizi sınav. ÖSYM (Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi) tarafından yapılıyor. Bunların bir de Mart ayında yapılan YGS (Yükseköğretime Geçiş Sınavı) adındaki öncülü var. Onu aşmadan LYS’lere girilemiyor, falan. Bir milyon iki yüz otuz üç bin beş yüz seksen gencin kaderi, mesleği, yüksek tahsili bu sınavlara bağlı…

 

Bu sınavlara maruz kalan toplam aday sayısı: 2.521.427

İki buçuk milyon evlat!

İki buçuk milyon genç!

İki buçuk milyon aile!

 

 

Şimdi, işgal ettikleri makam uzmanlık, deneyim, profesyonellik, beceri, vs. gerektiren MEB ve ÖSYM yetkilileri ne yaptı?

Hatasız soru hazırlayamadı.

Puanları doğru hesaplayamadı.

Sonuçları zamanında açıklayamadı.

 

***

 

Geçen gün bir mağazadan tencere aldım. Kasada 27 (yazıyla yirmi yedi) kişi sıradayız. Kuzu kuzu bekliyoruz. Mağazanın içinde sözüm ona hizmet veren 4 personel var. Oraya buraya dolaşıyor, müşterilere laf yetiştiriyorlar.

Aralarından birine sordum: Çok bekledik, neden sadece bir kasa açtınız?

Cevap, “patron öyle emretti.”

Nerede patronunuz şu anda?

“Diğer mağazada.”

Patron biziz çocuğum, ramazan günü burada beklettiğiniz bunca insan. Bari havalandırmayı açsaydınız. Ter içinde kaldı insanlar.

“Havalandırma AVM’nin. Biz açıp kapatamıyoruz.”

Peki, konuşmaktan başka yapabildiğiniz bir şey var mı?

Cevap? Yok. Şahıs ortadan kayboldu…

 

 

Tencere – tava satan mağazadaki görevliye sorduğum sorunun aynısını MEB ve ÖSYM yetkililerine soruyorum:

Doğru düzgün soru hazırlayamıyorsunuz.

Doğru düzgün sınav yapamıyorsunuz.

Doğru düzgün sonuç hesaplayamıyorsunuz.

Konuşmaktan başka yapabildiğiniz bir şey var mı?

İki buçuk milyon gencin ruhunu karartmaktan, dünyasını altüst etmekten, dengesini bozmaktan başka elinizden ne geliyor?

 

 

 

 

Kapak görseli

 

Author: Beril Cansever Devlet

[yazar] [ara sıra çevirmen] [çeyrek asırdır eğitimci]

Share This Post On

Submit a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share This