EĞİTİMDE “EKMEK – KÖFTE” DENKLEMİ VE SORUNLAR

Ne güzel demiş atalarımız: Ne kadar köfte, o kadar ekmek. Yoksa dememiş mi? Bu söz sokak argosu muydu, bilemedim şimdi. Neyse.

Öğretmen maaşları ile öğrenci başarısı arasında bir ilişki var mı diye bakmış, istatistikçiler ve eğitimciler. Gerçi biz zaten biliyoruz. Araştırma sonuçlarını beklemeden de söyleyebiliriz: Hiç üç kuruşa çalışan, emeği sömürülen ve değeri bilinmeyen ile el üstünde tutulan bir olur mu?

Mesela orta öğretimdeki öğrenci başarısında liste başı durumundaki Finlandiya ’da öğretmenler yılda 42.810 dolar maaş alıyorlarmış. TL cinsinden ayda 7.000 liradan fazla yani.

Ayda 7 bin lira maaş!

Kime?

Öğretmene!

Çok mu?

Şimdi içinizden “e, çok tabii” diyorsanız, eğitim adına başımıza gelen her şeye müstahaksınız kardeşim. Kusura bakmayınız.

İyi maaş, nitelikli özlük hakları, kaliteli personeli sektöre / mesleğe çeker. Kaliteli, kabiliyetli personel de sektörü / mesleği yükseğe taşır. Bakınız, Finlandiyalı öğrenciler 2012 – PISA sınavlarında dünya birincisi olmuş.

image
  • Facebook
  • Twitter
  • Google+
  • LinkedIn

Bizdeki durum nedir? Başarıda 65 ülke içinde 42. sıradayız .

Öğretmen maaşları da aylık ortalama 2.000 – 2.200 TL civarında.

Şimdi kimse kalkıp öğretmenlik kutsal meslektir, gönül işidir falan demesin. Herkesin geçindirmek zorunda olduğu bir ailesi var ve herkes emeğinin karşılığını alacağı bir işte çalışmayı hak eder. Bir öğretmen onuruyla yaşamını sürdüreceği kadar para kazanamazsa, ülke eğitimi de bu halde olur.

Yani denklem basit: Ne kadar köfte o kadar ekmek…

Orta boy bir Avrupa ülkesinin nüfusu kadar öğrencimiz var. Bu yıl (2014-2015) kaç öğrenciyle başladık, eğitim – öğretime dersiniz?

Okul öncesinde 1.065.000

İlkokulda            5.645.000

Ortaokulda        5.090.000

Liselerde           4.600.000

Toplam            16.400.000

Yani?

Mesela liselerde toplam 4 milyon 600 bin öğrenci var demek, neresinden baksak her sene 1 milyon civarı genç liseden mezun olacak, üniversite kapısına dayanacak demektir. Nerede okuyacak bu çocuklar?

Üstelik sevdikleri, becerebilecekleri bölümlerde okumak isteyecekler. Liselerimizdeki devasa başarısızlık ortadayken tercih edecekleri bölümlerin öyle pek de “demirden leblebi” olmasın isteyeceklerdir.

Anlaşılan bu yüzden, 2014 sınav sonuçlarına göre üniversitelerimizde 918 bölüm boş kalmış . Yani aday öğrencilerden bir teki bile bu bölümleri tercih etmemiş. Çoğu fizik, kimya, biyoloji gibi temel bilimlerin uzmanlık eğitimi verilen bölümlermiş.

Şaşırdık mı?

Bu durum karşısında “talep yok” gerekçesiyle kimi üniversitelerdeki fizik, kimya, biyolojibölümleri kapatılmaya, yetişmiş akademik kadrolar dağıtılmaya başlandı.

Şaşırdık mı?

Daha önceki yazılarımdan birinde ısrarla sormuştum: Üniversiteye girişteki başarı oranı en yüksek lise türü olan öğretmen liseleri kapatılıyor, yerine üniversiteye girişteki başarı oranı en düşük lise türü olan imam hatiplerin sayısı arttırılıyor. Neden? Çocuğunu imam hatip ortaokullarına ve liselerine yollayan veliler veya bu okula devam eden öğrenciler de eğitim kalitesinin yükseltilmesini talep eder görünmüyor. MEB’den de özelde imam hatiplerin genelde ortaöğretimin eğitim kalitesini artırmak yönünde atılmış bir adım duymadık bugüne kadar…

Şaşırdık mı?

Ne yazık ki eğitime dair tüm veriler akademik başarının önümüzdeki yıllarda daha da düşeceğini işaret ediyor.

Son olarak, Türkiye’nin 2014 yılında Milli Eğitime ayrılan bütçesi, yıllık 25 milyar $ civarında. Az mı çok mu anlamak için bir karşılaştırma yapmak lazım.

Mesela ABD’deki Harvard Üniversitesinin yıllık bağış geliri 32 milyar $ …

Mesela Avrupa ülkeleri içinde eğitime en düşük payı ayıran ülkeyiz…

image
  • Facebook
  • Twitter
  • Google+
  • LinkedIn

Eğitimde dünya ülkeleriyle karşılaştırılabilir bir başarı beklemek için gerekli altyapıyı hiçbir yönüyle oluşturmadık. En azından öğretmen maaşlarında hissedilir bir artış yapılsa da yetenekli gençler, en yüksek notlarla mezun olan öğretmen adayları başka mesleklere yöneleceklerine eğitimi seçse… Öğretmenlerimiz mesleğe başlarken 7.000 TL maaş alsa mesela…

Değişim için ne güzel bir başlangıç olurdu!

Öğretmene verdiğini öğrenciden alacak, gelecek için en işe yarar yatırımı yapmış olacaktır, ülkemiz.

Bu yazı daha önce VivaHiba ‘da yayımlanmıştır.

Beril Devlet

 

Author: Beril Cansever Devlet

[yazar] [ara sıra çevirmen] [çeyrek asırdır eğitimci]

Share This Post On

Submit a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share This