İKLİM DEĞİŞİMİ YA DA NEREDEN ÇIKTI BU YAĞMUR?

 

Okulda coğrafya öğretmenlerimiz bize 21 Haziran’ın yaz mevsiminin başlangıcı olduğunu öğretmişti. Oysa pencereden baktığımızda gördüğümüz mevsimin yaz ile yakından uzaktan ilgisi yok!

İklim değişimi nedir, ne değildir, iklim değişimi ile ilgili doğru bildiklerimiz bilimsel doğrular mıdır yoksa popüler mitlerin mi peşindeyiz… Gelin, tüm bu çetrefilli soruların cevabını bir bilene soralım, Evrim Ağacı ne diyor, ona bakalım:

 

İklim Değişikliği İle İlgili 10 Mit ve Gerçekler

 

(1) İklim Daha Önce De Değişmişti

 

Mit: SUV’lerden (spor amaçlı taşıt) ve diğer sera gaz emisyonu yapan teknolojilerden önce de Dünya’nın iklimi değişiyordu, bu yüzden günümüzde gördüğümüz küresel ısınma için insanlar sorumlu tutulmamalıdır.

 

Bilime Göre: Geçmişte yaşanılan iklim değişiklikleri iklimimizin giren ve çıkan enerjiye bağlı olarak tepki verdiğini gösterir ve böylece gezegen daha fazla ısıyı biriktirdiği zaman küresel dereceler yükselmeye başlayacaktır. Buradaki farkı yaratan şey bu ısının dengesizliğini kontrol edendir. Şu anda CO2 (karbondioksit) gelişmiş sera etkisine bağlı olarak bir enerji dengesizliğini etkilemektedir. Geçmişte yaşanılan iklim değişiklikleri bizlere iklimin CO2’ye karşı duyduğu hassasiyeti gösteren bir kanıt sağlamaktadır.

 

 

(2) …Ama Dışarısı Soğuk!

 

Mit: Ön bahçem birkaç santimetre yüksekliğinde kar ile dolu iken gezegenimizin ısısı artıyor olamaz… Bu kış bugüne kadar en soğuk kışlardan birisiydi, bu sebeple gezegenin ısınması nasıl mümkün olabilir ki?

 

Bilime Göre: Yerel derecelerin bireysel olarak veri noktaları halinde ele alınması uzun-süreli küresel ısınma eğilimiyle bir alakası yoktur. Bu yerel hava ile derecedeki iniş ve çıkışlar uzun-süreli bir iklimdeki yavaşça hareket eden bir yükselişi gizleyebilir. Küresel ısınma konusunda gerçek bilgileri elde edebilmek için bilim insanları uzun süre içerisinde iklimin gösterdiği değişiklere bakarlar. İklim eğilimlerini bulabilmek için iklimin uzun bir zaman içerisinde nasıl değiştiğine bakmalısınız. Yakın on yılları içerisindeki yüksek ile alçak derece verilerine bakınca yeni yükselişleri gösteren kayıtların sayısı yeni düşüşlerin kayıt sayısının iki katı kadardır. Örnek olarak 2009 senesinde Jeofiziksel Araştırma Yazıları’nda (Geophysical Research Letters) Amerika kıtası boyunca günlük yeni yüksek dereceler önceki on yıla göre düşüşleri gösteren kayıtların iki katı kadar olduğunu öğrenmişlerdir (Bakınız: LiveScience)

 

 

(3) İklim Soğuyor

 

Mit: Küresel ısınma durdu ve Dünya soğumaya başladı.

 

Bilime Göre: Son on yıl içerisinde -2000 ile 2009 seneleri arasında- Skeptical Science’a göre en sıcak zamanlar kaydedilmiştir. Büyük kar fırtınaları ve anormal derecede soğuk havalar şöyle bir soruyu dile getiriyor: Dışarıda kar varken küresel ısınma nasıl olabiliyor ki? Küresel ısınma buz gibi havayla uyumludur. Skeptical Science’a göre “İklim değişikliğine göre asıl önemli olan uzun-süreli eğilimlerdir. Bunlar on yıllar içerisinde ölçülür ve bu uzun-süreli eğilimler kürenin ne yazık ki hala ısındığını göstermektedir.”

 

 

(4) Asıl Suçlu Olan Güneştir!

 

Mit: Geçen yüz yıla göre güneş-lekeleri de dahil olmak üzere Güneş’in faaliyetleri artmıştır ki bu da gezegenin daha da sıcak olmasına sebep olmaktadır.

 

Bilime Göre: Bilim insanların söylediklerine göre küresel ısınmanın son 35 senesinde Güneş biraz soğuma eğilimini göstermiştir ve iklimin ısısı da giderek artmıştır. Geçen yüz yıl içerisinde Güneş faaliyetleri küresel derecelerdeki artışların bir kısmını açıklayabilir ancak bu yine de göreceli olarak küçük bir miktardır. (Güneş faaliyetleri Güneş’in manyetik alanındaki faaliyetler ile manyetik alan tarafından yakıtını alan Güneş lekeleri ile Güneş patlamaları anlamına gelmektedir). Aralık 2011 tarihinde Atmosferik Kimya & Fizik (Atmospheric Chemistry & Physics) dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre Güneş’in faaliyetinde uzun bir ara olsa bile Dünya ısınmaya devam etmektedir (Bakınız: LiveScience). Araştırmacılar 2005 senesinden 2010 senesine kadar ki dönemler içerisinde yapılan araştırmalarında, yani Güneş faaliyetinin en az olduğu zamanlarda, Dünya’nın uzaya geri dönen fazladan enerjinin metre başına 0.58 watt’ı emdiğini keşfettiler.

 

 

(5) Herkes Aynı Fikirde Değil

 

Mit: Gezegenin ısındığı konusunda bir fikir birliği mevcut değildir.

 

Bilime Göre: İklim bilimcilerin neredeyse %97’si insan-yapımı bir küresel ısınmanın yer aldığı konusunda hemfikirdir. Küresel ısınmanın bilimsel açıklamaları için açılan Skeptical Science sitesine göre “İklim araştırmaların bilimsel alanında –bunlar farklı disiplinler tarafından bilgilendirilir– iklim değişikliği konusundaki tartışmalarını durduran bilim insanların sayısına bakılarak fikir birliğin oranı gösterilmiştir ki bu da neredeyse hepsi demektir.”

 

 

(6) Karbondioksit Çevreyi Kirleten Bir Madde Değildir

 

Mit: Haberlerde GOP’ye (Grand Old Party) başkan adayı olan Rick Santorum bu tartışmayı Associated Press’e şu şekilde özetledi: “Karbondioksit’in tehlikeleri mi? Bunun ne kadar tehlikeli olduğunu bir bitkiye anlatın.”

 

Bilime Göre: Bitkilerin fotosentez yaptığı doğru olsa da ve karbondioksiti Güneş’in ve suyun yardımıyla beraber enerji üretimi için kullansalar da bu gaz hem doğrudan kirletici bir özelliğe sahiptir (okyanusların asitlenmesini düşünün) hem de en önemlisi sera etkisiyle bağlantılıdır. Dünya’nın yüzeyinden ısı enerjisi serbest bırakıldığında radyasyonun bir kısmı Karbondioksit gibi sera gazları tarafından hapsedilmektedir. Bu etki rahatlık açısından gezegenimizin derecesini korumaktadır ancak bu bile fazla olduğu zaman küresel ısınmayla karşılaşırsınız.

 

 

(7) İklim Bilimcileri Komplo Kurarak Bizlere “Küresel Isınmayı” Empoze Etmektedirler

 

Mit: İklim bilimcileri arasındaki binlerce eposta Kasım 2009 tarihinde açığa çıkarılmıştır (İklimkapısı olarak adlandırılır) ve Dünya’nın ısındığını gösteren araştırmalarla çelişen verilerin gizlendiği ortaya çıkmıştır.

 

Bilime Göre: Evet gerçekten bir hacker giriş yaparak East Anglia Üniversitesinin sunucusundan tüm epostaları ve dokümanları yaymıştır. Ancak gizli tutulan herhangi bir şey yoktu. Birkaç tane araştırma yürütüldü ve bunlara Üniversite tarafından kurulan iki tane bağımsız gözden-geçirme işlemi de dahildir: Bağımsız İklim Değişikliği Eposta Gözden Geçirme (ICCER) ve bağımsız Bilimsel Değerlendirme Panosu (SAP). Araştırmalar kötüye kullanılan bilimi gösteren epostalarla bağlantılı araştırmacıları temize çıkardı ve gizli tutulan herhangi bir şeyin olmadığı görüldü (Bakınız: LiveScience).

 

 

(8) Merak Etmeyin, O Kadar Da Kötü Değil

 

Mit: Bazıları insan tarihine işaret ederek sıcak dönemlerin insanlar için iyi olduğunu ve dengesiz ölçülerdeki soğukların felaket gibi olduğunu kanıt olarak göstermiştir.

 

Bilime Göre: İklim bilimcileri küresel ısınmanın tarımın, insan sağlığının, ekonominin ve çevrenin üzerindeki negatif etkilerin pozitif etkilere ağır bastığını söylemektedir. Örnek olarak 2007’de yapılan bir çalışmaya göre ısınan bir gezegen Grönland’da besin yetiştirme sezonun artması demek olabilirken diğer yandan da suyun kısıtlanması, daha sık ve daha şiddetli orman yangınların olması ve çöllerin genişlemesi anlamına da gelebilir.

 

 

(9) Antarktika’da Buz Artıyor

 

Mit: Antarktika’yı kaplayan buzun küresel ısınma yüzünden eriyen buzulların olduğunu belirten inancın aksine genişlemektedir.

 

Bilime Göre: İklim bilimcilerin söylediğine bakılırsa Antarktika’daki buzun genişlediği tartışması kara buzun ve deniz buzun arasındaki farkların dikkate alınmamasından kaynaklanmaktadır. Pennsylvania Devlet Üniversitesi’nden iklim bilimci Michael Mann LiveScience’a şunları söylemiştir: “Eğer Antarktika’daki buz tabakasından bahsediyorsanız, o zaman daha sıcak ve nemle yüklü havadan dolayı içteki birikimin artmasını bekleriz ancak çevredeki artan buzağılama/buz kaybın artması öncelikle güneydeki okyanusların ısınmasına bağlıdır.” Buz kütlesindeki bu net değişim bu birikim ile çevredeki kaybın arasındaki farkı göstermektedir. Buz kütlesi gibi şeylerin yanı sıra noktalar üzerindeki Dünya’nın yer çekimindeki değişimlere bakan detaylı gravimetrik ölçümleri de ekleyerek Mann şunları söylemiştir: Modeller genel olarak bu farklılıkların onlarca sene boyunca negatif olmadığını tahmin etmiştir (örneğin; Antarktik buz tabakaların kütlesindeki kayıp). Mann’ın belirttiğine göre bu ölçümler Antarktik buz tabakasının zaten kütle kaybettiğini ve yükselen denize bir katkıda bulunduğunu göstermektedir. Şimdi de deniz buzuna gelirsek, bu tür buz okyanus akımlarındaki ve rüzgar yönlerindeki senelik değişimlerinden etkilenmektedir. Mann deniz buzuna göre düzgün bir eğilimi tespit edebilmenin de güç olduğunu söylemiştir.

 

 

(10) İklim Modelleri Güvenilmezdir

 

Mit: Modeller bugünün iklimiyle elde edilen verilere uymak adına bir sürü “abartılı faktörler” ya da iddialarla doludur. Karbondioksitin arttığı bir gezegende aynı iddiaların kullanılabileceğini göstermenin hiçbir yolu yoktur.

 

Bilime Göre: 1900’ün başından beri modeller kara, hava ve denizde başarılı bir şekilde küresel dereceleri ölçebilmiştir. Mann “Modeller atmosferi, okyanusları, buz tabakalarını vs. yöneten süreçleri hakkında en iyi bilgilerimizin basitçe formalize edilmesidir.” söyledi. Atmosferdeki değişimlere bulutların nasıl tepki gösterdiğine ve bulutların ısınma ya da soğuma etkisi gibi belirli süreçlerin belirsiz olduğunu ve farklı model grupların bu süreçleri anlatabilmek için farklı iddialarda bulunduklarını da ekledi. Buna rağmen, Mann’ın belirttiğine göre belirli tahminler atmosferik sera etkisi gibi bir temeli olan fizik ve kimya üzerine kuruludur ve –yüzey derecelerin artması, buzun erimesi ve deniz seviyesinin yükselmesi gerektiği- sonuçlanan tahminler iddialara rağmen güçlüdür.

 

 

kuresel_isinma
  • Facebook
  • Twitter
  • Google+
  • LinkedIn
“Küresel ısınmaya inanmıyorum.”

 

 

Not: SkepticalScience adlı siteye de bakmanızı tavsiye ederiz.
Çeviren: Arsel Acar (Evrim Ağacı)
Kaynak:LiveScience

 

Yazının kaynağı: Evrim Ağacı ( http://www.evrimagaci.org/fotograf/83/3939 )

Author: Kılavuz Kirpi

Share This Post On

Submit a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share This