İNSANLIK ADINA PARLAK BİR IŞIK: KİRON ÜNİVERSİTESİ

 

İnsanlık nedir…

İnsanı herhangi bir etobur memeli olmanın ötesine taşıyan nedir…

Ali Şeriati’den Tolstoy’a, hatta Che Guevara’ya kadar çeşitli düşünürlere atfedilen bir söz var. Kim söylemişse söylemiş ama ne de güzel söylemiş:

Kişi acı duyabiliyorsa canlıdır. Ancak başkasının acısını duyabiliyorsa insandır.

Milenyum bireyleri olarak hiç tanımadığımız insanların acısını duyabiliyor muyuz, tartışılır. Duyanlar var, ama. İyi ki var.

 

Dünya çapında ve bedava eğitim veren mülteci üniversitesi

Almanya’da bir grup insan orta doğudan savrulup dünyaya saçılan mültecilerin acısını duymuş. Sıcak evlerinden, sağlam işlerinden ve dolgun maaşlarından başlarını kaldırıp, insanlığın ne olması gerektiğini örneklemişler.

Berlin’deki Kiron Üniversitesinden bahsediyorum.

Kurucularından Markus Kressler, geçen yıl İstanbul’da Suriyeli mültecilerle görüştüğünü, çoğunun yüksek eğitim alacak nitelikte gençlerden oluştuğunu anlatıyor, CNN’e…

 

Mülteci gençlerin durumunu dert edinen bu girişimci grubu, kısa zamanda 100 gönüllüye ulaşıyor ve “crowd-funding” yani geniş katılımlı bağış toplama etkinliği başlatıyor.

Başlangıçta amaçları 120 bin Euro toplamak. Bu meblağın bir üniversite kurmaya yeteceğini düşünüyorlar. Önümüzdeki Cuma günü sona erecek kampanya ile şu ana kadar 230 bin Eurodan fazlası toplanmış durumda.

Kiron’da eğitim internet üzerinden, yani uzaktan. Kaydolmak için mülteci olduğunuzu belgelemeniz yeterli. Tamamen ücretsiz olan ve 3 yıl süren eğitim için aralarında Harvard, Yale, Cambridge ve MIT gibi süper starların da olduğu çeşitli üniversitelerden çevrimiçi dersler alınıyor. Öğrencilere bilgisayar vs. gibi eğitim araç gereci de temin ediliyor. Geçtiğimiz Ekim ayında derslere başlayan üniversitenin 1.200 öğrencisi var.

 

 

Siyasetin hediyesi (!) olarak, orta doğuda her gün 42 binden fazla insan mülteci olmak, evini barkını bırakıp kaçmak zorunda kalıyor.

Buna karşılık insanlığın hediyesi büyük darbe yemiş o hayatları onarmak, çaresizlik içindeki mültecilere bir seçenek, bir umut sunmak…

 

 

Tolstoy diyor ki, “Tarihçi sağır gibidir. Kimsenin sormadığı sorulara durmadan cevap verir”.

Üstünüze afiyet, Tarihçiyim. Düşünmeden edemiyorum:

Neden bizim toplumumuzdan böyle girişimciler çıkmıyor? Hani Türkler misafirperverdi, yardımseverdi… Neden Türkiye şehirlerinde mültecilerin dilencilikten başka şansı yok da, Almanya’da bir üniversite diploması bile mümkün? Biz kendi vasıflarımız hakkında kendimizi mi kandırıyoruz yoksa?

 

Mesela, bu girişimi başlatan Markus Kressler olmasaydı da, atıyorum Mert Keskin olsaydı. Başına neler gelirdi?

  1. Öncelikle para toplamak için yetkili makamlardan izin alması gerekirdi. Türkiye’de kamuya açık şekilde para toplama izni almak hiiiiç kolay değil, belirteyim.
  2. Para verecek samimi insan bulmakta zorlanırdı, Mert kardeşimiz.
  3. TV canlı yayınına telefonla bağlanıp “ben de bir milyon bağışlıyorum” diye sallayan niceleri var ki, ortadan kaybolmaları 1 nano saniye sürüyor.
  4. Sıradan yurttaş ise “Ben mi bakacağım Suriyelilere? Kim getirttiyse o baksın. Zaten ay sonunu zor getiriyoruz” der, telefonu suratına kapatırdı Mert’in.
  5. Haydi, parayı buldu diyelim. Peki, üniversite nasıl kurulacak? Bu ülkede üniversite kurmak için yasa çıkartmak gerek. Koskoca TBMM Mert meşhur olsun diye kanun çıkarır mı sizce?
  6. Velev ki kanunu da çıkarttırdı Mert. Kim yönetecek üniversiteyi? Tabii ki cumhurbaşkanının atayacağı rektör. Hım. Anladınız siz onu…
  7. Son olarak yurdumuzun “aydın” kesimi Mert’i hedef tahtasına oturtur “Suriyelilerden başka derdi mi yok ülkenin? Öz be öz Türk çocuklarına yardım etseymiş ya” diye başlayıp vatan hainliği falan filan her türlü çukurluğa kadar ilerleyen saldırılar düzenlerdi.

 

Netice?

Ne zaman başkasının acısını duymaya kalksak başımız öyle çetrefil dertlere girmiş, öyle bir öğrenmişiz ki insandan korkmayı, insanlığımız “canlı” seviyesinde kalmış.

İyilik başkalarının, dayanışma başkalarının, insanlık başkalarının, utanç bizim olmuş.

 

Author: Beril Cansever Devlet

[yazar] [ara sıra çevirmen] [çeyrek asırdır eğitimci]

Share This Post On

Submit a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share This