Avcı-toplayıcı topluluklardan büyük imparatorluklara kadar insan hayatının merkezi yemek olmuştur. Bizler bu birlikteliğimizi onaylamak ve emeğimizi kutsamak için değişik nedenler ile toplanıyoruz.
Yemekler bizlere keyif ve güzel anılar bırakıyor. Yemekler, insan kültürünün sürdürülebilirliğini sağladığını düşünürsek “birlikte olmak” ana tema oluyor.
Birlikte ama doğal, insan hakkı olan iyi yemek hakkımız. Bu anlamda Conviviumlara çok iş düşüyor. Slow Food Foça Zeytindalı CV Nisan 2011’de kuruldu.
Dünyada 1500 tane birlik var. Ama Convivium nedir?
Bizler birlik diyoruz ama Latince Convivium (CV) [birlikte yaşamak con=ile | vivere =yaşamak] birlikte yaşamak anlamına gelmekte.
Eski Romalılar için hayatı paylaşmak kadar birlikte yemek yemek de önem taşımaktaydı. CV da ortak sevinç simgesi oluyor: Düğün yemeği, bayram yemeği, kutlama yemeği gibi.
Bu arada unuttuğumuz bir durum da çöpe attıklarımız.
Yılda 750 milyon dolarlık yemek çöpe atılıyor. Ağırlığı 1,3 ton ediyor. Üretilenin üçte biri yok ediliyor.
Açlık, GDO’lu ürünler ile çözülmediği için çöpe atmadığımız her ürün ile fayda sağlayabiliriz. Üreticinin emeği de boşa gitmemiş oluyor.
Sofralarımızın bereketi dünyanın bereketi…
Peki, bizler neler yapabiliriz?
Örneğin kalan ekmekleri değerlendirip neler neler yapabiliriz… Burada yaratıcılığımız ortaya çıkıyor. Slow Food Gençlik Hareketi de pazarlardan, restoranlardan atılmaya gidecek ürünleri toplamışlar ve 400-500 gönüllü genç hep beraber yöresel yemekler pişirip eğlenmişler. Adına da “Disco Soup” (disko çorbası) demişler.
Fransa, Almanya, Hollanda, Amerika, Yunanistan’da bu etkinlikler yapıldı. Slow Food; Her gün dünyaya iyi – temiz – adil yiyeceğin, insanlık hakkı olduğunu söylüyor.
Sofralarımızın bereketi bol olsun.
Afiyet olsun.
