KAR TATİLİ ASLINDA NE DEMEK?

 

Kar yağınca okulların tatil edilmesi diye bir gerçeğimiz var.

Ayıbımız mı desek?

Yerler, sokalar yarım parmak kar tutunca okulları tatil etmek, ülkemize özgü bir gariplik. Kanada, Rusya, İsveç, Norveç, Finlandiya gibi kuzey ülkelerinde okulların tatil edilmesi için, evin kapısını kaplayacak kadar kar yağması lazım. Komşumuz Bulgaristan’da bile kar tatili diye bir kavram mevcut değil.

Mesela geçtiğimiz Ekim ayında Tataristan’ın başkenti Kazan’da -12 dereceyi yaşadım. Rusya Federasyonu içinde, bağımsız bile olmayan 3 milyonluk bir devletçik, Tataristan. Onlar için sıradan bir iş olan karların temizlenmesi hizmeti, 17 milyonluk nüfusu ve bir Avrupa ülkesine yaklaşan mali kaynakları ile İstanbul Büyükşehir Belediyesinin elinden gelmiyor. İstanbul gibi yine dev bir kasanın üzerinde oturan Ankara Büyükşehir Belediyesinin de bu hizmetlere gücü yetmiyor, nedense! Yollar beyazlandı mı valilikler, belediyeler, “görev” hırkasını sırtından atıveriyor, çocukları eve hapsediyorlar.

 

Ülkemizde eğitimi aksatan olumsuz hava şartları, aslında bir turnusol kâğıdı gibi ayıpları tek tek ortaya dökmekte…

 

Milli Eğitim Bakanlığı, kar yağınca okulları tatil eden makamlara “dur bakalım, iş yerlerini tatil et ama okullara dokunma” diyemiyor. Neden?

Ülkenin en önemsiz, en kolay askıya alınacak hizmeti eğitim sanki! Nasılsa okulda bir şey öğrenmiyor çocuklar değil mi? İki – üç gün gitmeyiversinler!

 

 

Büyük şehirde büyütülen çocukların, ülkenin daha küçük kentlerindeki çocuklardan daha hassas olduğunun varsayılması da bir başka ayıp.

Zira kış aylarını kar – boran altında geçiren Kars, Erzurum, Van gibi kentlerimizde okullar zırt fırt tatil edilmiyor. Üstelik ilçeler ve kasabalar ölçeğinde nice öğrenci okula yürüyerek ulaştığı halde! Ama onlar “doğulu” çocuklar değil mi? Alışıklar, yarım pabuçlarla karda yürümeye!

 

Kar yağışı memlekete yeni musallat olmuş bir felaket falan değil. Her sene yağıyor işte.

O halde önlem almamak neden?

Önlem almamak ayıp değil mi?

Önlem diye yapılan okul kapatma kararı ayıp üstüne ayıp değilse nedir?

Her sosyal konuya elde yasakla koşturan valilikler ve belediyeler, iş önlem düşünmeye, önlem almaya gelince neden kekeliyor?

 

Kar yağışında alınacak önlem aslında neye karşı?

  • Trafik kazalarına,
  • Trafikte sıkışıp saatlerce araç içinde mahsur kalmaya,
  • Toplu taşıma aracı bekleyen binlerce yurttaşın duraklarda titremekten hasta olmasına,

 

Yani?

Okulları tatil ederek birkaç milyon öğrenciyi eve kapatan yetkililer, böylece trafiğin yükünü hafifletmeyi amaçlıyor.

Peki, trafiğin yükünü hafifletmek için okulları kapatmak yerine başka neler yapılabilir?

 

Örneğin çalışan sayısı 100’ün üzerindeki işyerleri tatil edilebilir. Beyaz yakalı arkadaşlar iki gün evde kalır, hafta sonu işe gidip aksaklıkları telafi ederler.

Şimdi kimse bana “ama serbest piyasa” demesin. Devletin okula uzanan eli, kar amaçlı kuruluşlara da pekâlâ yetişebilir. Devletin temel görevleri güvenlik, sağlık, adalet ve eğitimdir. Para kazanacak adamlar için yolları boşaltmak değil!

 

Madem herkes karda yola çıkınca yollar tıkanıyor, o halde sormak lazım: Karlanma – buzlanmaya karşı neden yeterli aracımız yok? Koskoca İstanbul’da, Ankara’da 40’ar tane kar temizleme aracı olsa yollar riskli olmaktan çıkardı.

İspark diye firma kurup şehrin en dar sokaklarından bile park ücreti toplamayı akıl eden belediyemiz neden şehrin en dar sokaklarına bile girecek bir tuzlama – kar eritme aracı ayarlamıyor? Oysa bir kamyonet parasından fazla değil, bu araçların ücreti. Haznesine konan kimyasallı su, geçtiği yola azar azar akıtılıyor ve buzlanma önleniyor.

Üç dört yıl önce İstanbul’un komşu iki ilçesinden Ümraniye’de kaldırımlar buz, yollar kar ile kaplıyken aynı gün Üsküdar ilçesinde buzlu-karlı tek bir kaldırım bile yoktu. Demek ki olabiliyormuş!

Doğruya doğru: Öğretmenlik yaptığım senelerde ben de kar tatiline sevinirdim. Ama neden? İşe gideceğim derken canımı riske atmak zorunda kalmayacağım için. Çünkü İstanbul gibi yönetilemeyen bir şehirde kar yağışı pekâlâ canına mal olabilir insanın. Gazete arşivinden şu acı habere göz atmak yeterli…

 

Şimdi sınıftaki en zor öğrenen çocuğa anlatır gibi tekrar edeyim:

 

Kimsenin karşısında değilim, çocukların yanındayım.

Onların eğitim hakkını kimse ellerinden alamaz.

Okulların tatil edilmesi ayıptır.

Üstelik eğitimi aksatmakla çözülen hiçbir problem de yoktur.

Asıl müdahale ulaşıma olmalıdır, eğitime değil.

Her yıl en azından 10 günü kar şartlarında yaşıyoruz. Artık buna bir alışsak, kalıcı ve ciddi tedbirler geliştirsek ve okul kapatma ayıbından da kurtulsak diyorum! Çocuklarımızı güvenli şekilde okullarına gönderemeyeceksek, yapıp ettiklerimiz ne işe yarar?

 

 

Author: Beril Cansever Devlet

[yazar] [ara sıra çevirmen] [çeyrek asırdır eğitimci]

Share This Post On

Submit a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share This