LYS TERCİH LİSTESİ HAZIRLAYAN ARKADAŞA NOT

 

Selam.

Nasılsın?

Yaptın mı listeni? Muhtemelen bu günlerde tercihlerin aşağı yukarı şekillenmiştir artık. Kim bilir kaç danışmana sordun, kim bilir kaç üniversite gezdin…

Kafan iyice karışmadan sana bir sır vereceğim.

Ama önce zihnini bir temizle.

Yok efendim yüzdelik dilime göre mi yazacağız, geçen seneki taban puana göre mi… Özele mi gitsem devlet üniversitesine mi… Bunları şöyle masanın uzak köşesine itele bakalım. Kaldırıp at demedim ha, döneceksin onlara ama önce başka bir şeye odaklanman lazım.

Ailen de, arkadaşların da, sen kendin de bir tek şeyin peşindesiniz, haklı olarak: Girebileceğin en iyi bölüme yerleşmen. Burası gayet net ve doğru.

Belirsiz olan: İyi ne?

Öğrencisi için bir üniversiteyi iyi yapan, diğerlerinden üstün kılan nedir?

 

 

Al sana sır: Bir eğitim ortamının niteliğini belirleyen en önemli unsur, öğrencisidir.

Bak bunu pek kimse söylemez, tekrar edeyim: Hocası, binası, yurdu, falanı filanı değil, öğrencileri iyi olan okul iyidir.

Şaşırdın mı?

Şaşırma.

Eğitimi anlamak için 3 sabit 1 değişken ile çalışan bir makinamız var, diyelim.

  1. sabit: Hoca (akademik altyapı)
  2. sabit: Okul (fiziki altyapı)
  3. sabit: Zaman

Değişken: Öğ-ren-ci.

 

Eğitimin kalitesini belirleyen Hoca faktörü olsaydı, bir hocanın tüm öğrencileri aynı niteliklere sahip olarak mezun olurdu.

Eğitimin kalitesini belirleyen Okul faktörü olsaydı, o okulun (fakültenin, bölümün…) tüm mezunları aynı konuma erişirdi.

Eğitimin kalitesini belirleyen zaman yani içinde bulunduğun dönem olsaydı, o seneler içinde mezun olan herkesin aynı donanıma sahip olması gerekirdi.

Ama öyle olmuyor işte…

Aynı zaman diliminde aynı okula giden, aynı (hadi abartalım “muhteşem”) hocalardan ders alan öğrencilerin bir kısmı çok başarılı oluyor, çoğunluğu “eh işte, normal” bir iş hayatına akıyor, az bir bölümü de deyim yerindeyse hiç “olmuyor”. Hangi okulun, hangi dönemine ve hangi hocasına baksan bu oranlar değişmez. %20 kadar süper, %60 kadar normal ve bir %20 kadar da zayıf mezun yetişir…

Çünkü asıl önemli olan öğrencidir.

İş, öğrencide biter.

Ve öğrencinin performansını da ancak ve ancak yol arkadaşları, yani diğer öğrenciler belirler.

Sen eğer iyi öğrencilerin çoğunlukta olduğu bir üniversiteye / fakülteye / bölüme yerleşebilirsen, kapasitenin zirvesine çıkacağın bir öğrencilik geçirirsin.

 

Sesini duyar gibi oldum:

Tamam ama hocam, herkes bi Boğaziçi, bi ODTÜ kazanamıyor. Bu puanla nasıl giricem ben iyi öğrencilerin arasına?

 

Peki, haklısın. Açıklamak lazım: “İyi” öğrenci kimdir? Sadece %1’lik dilime girenler mi? Hayır. Elbette hayır.

 

İyi öğrencinin özellikleri şunlardır:

  • Ne istediğini bilir. Muhtemelen ilk 5 tercihinden birine girmiştir.
  • Muhtemelen ilk 5 tercihi en yüksek puanlı yerler değil, en çok okumayı istediği yerlerdir.
  • Kariyer / meslek anlamında net bir hedefi vardır. Herkes gibi tıp, hukuk, mühendislik falan diye tutturmuyor, örneğin “ben başarılı bir şef olacağım” diyordur. Bu yüzden aşçılık eğitimi alması gerektiğini bilir ve tercih listesini ona göre yapar. Komplekse girmez, “ya şuraya iki üç tane işletme falan yazsam mı” diye yalpalamaz.
  • Diploma peşinde değildir. Öğrenme ve ustalaşma peşindedir.
  • “İnek” öğrenci modeli asla değildir. Ezberlemez. Anlar. Anlamadığında da, anlayana kadar sorar, araştırır.

 

 

Şimdi, sevgili LYS tercih listesi hazırlayan arkadaşım.

Tercih listene son şeklini vermeden önce bir dur. “Büyük”leri, yani aileni, rehber öğretmenini, dershane öğretmenini, o web sitesini hazırlayan ablaları, öteki TV programını yapan abileri bir kenara bırak.

Arkadaşlarını gözünün önüne getir. Yukarıda saydığım özelliklerde olan 5-6 tanesi mutlaka vardır, aralarında. Bizzat tanışmana gerek yok, sen bildin kimlerden bahsettiğimi. Onlar hangi üniversiteyi yazıyor, ona bir bak. O üniversitede senin okumak isteyeceğin bir bölüm, mezun olunca profesyoneli olmak isteyeceğin bir meslek eğitimi var mı? Yoksa benzerleri nereler?

 

Tercih listeni tamamlamadan önce aklında tut:

Ekim aynından itibaren “okul arkadaşın” olacak kişiler, 6-7 yıl sonra “okuldan arkadaşın” olacaklar. Birbirinize referans olacaksınız. Birbirinizin iş bulmasına yardımcı olacaksınız. Birbirinize destek olacak, yol açacaksınız.

Bu yüzden aklı başında arkadaşlar ile okumak, senin de yapabileceğinin en iyisini yapmanı, kapasitenin doruğunda bir öğrencilik dönemi geçirmeni sağlayacak. Yoksa tek derdi “gezelim tozalım” olan bir arkadaş grubunun içinde, emin ol en başarılı öğrencinin bile performansı düşer.

 

Haydi, yolun açık olsun. Hayatının en tatlı yılları başlıyor. Tadını çıkar 🙂

 

 

 

Author: Beril Cansever Devlet

[yazar] [ara sıra çevirmen] [çeyrek asırdır eğitimci]

Share This Post On

Submit a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share This