RUSYA VE ORTA ASYALILAR SURİYE’DE NE ARIYOR?

 

Dünya kamuoyu Paris’te 16 masumun katledildiği, 3 saldırganın öldüğü olaya dikkat etmeye devam ediyor. Almanya’daki Pegida hareketi Müslüman ve yabancılara karşı protestolarını sürdürüyor. Neticede hayran olduğumuz Batının değer ölçüleri ortaya çıkıyor.

 

Terör kendi topraklarında iken herkes ayaklanıyor.

Orta Doğu’da her gün onlarca insan ölüyor ve bu ancak haber program veya sayfalarında bir satırla geçiştiriliyor. Ne demiş büyüklerimiz: Ateş düştüğü yeri yakar.

 

Diğer taraftan dünyanın bütün olaylarına müdahale etmeye meraklı ABD’nin başını çektiği koalisyon, bugüne kadar başarılı olamadı. IŞİD‘in Suriye’de kontrol altında tuttuğu alan, son altı ay içerisinde iki katına çıktı. Koalisyon IŞİD’e 800 hava saldırısı düzenledi. Ancak hava saldırıları işe yaramadı. IŞİD’in 2015 Ocak ayı itibariyle Suriye topraklarının neredeyse üçte birini elinde tuttuğu belirtiliyor.

 

IŞİD’in kontrolündeki alanda meydana gelen artışın haritası:

Diğer yandan Batılı koalisyonun Kuzey Irak’ta bulunan Kanada askeri güçleri, ilk defa IŞİD askerleri ile silahlı çatışmaya girdi. Kanadalı özel birlikler burada Irak ordusunu ve Kürt Peşmergeleri eğitmek için bulunuyor.

Başta ABD ve koalisyon ortakları Irak’ta Saddam rejimini devirmişlerdi. Sonra Suriye’de Esad rejimini yok etmek için muhalif güçleri silahlandırmaya başladılar. Milyonlarca insan evini – yurdunu terk etti. Sırf Türkiye’de resmi verilere göre 1 milyon 600 bin mülteci bulunuyor. Batı Türkiye’ye baskı yaparak cihatçıların Suriye’ye girmesine mani olmasını talep ediyor. Davutoğlu, bu hafta Batılı meslektaşlarına 657 km.’lik bir sınırı kontrol etmemiz mümkün değil dedi.

 

Öte yandan Orta Doğu’ya gelen Orta Asyalı erkek ve kadınların sayısı her geçen gün artıyor.

Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan kendilerini; Rusya, Afganistan, İran ve Çin arasında sıkışmış hissediyor. Hepsinin ülkesinde kötü yönetim, yolsuzluk ve suç olayları artıyor ve halk bundan çok rahatsız.

Özbekistan ile Türkmenistan tam anlamda otoriter birer polis devleti. Kazakistan diğerlerine nazaran zengin, ancak bu zenginlik ülkenin geri kalmış bölgelerine dağıtılmıyor. Her beş ülkede, bilhassa kırsal kesimde, kamu hizmetleri çok kötü.

 

IŞİD’de gidenler arasında Özbekler ve Özbekistan vatandaşları başı çekiyor.

Orta Asyalıların bir kısmı kendi ülkelerinde askere alınıyorlar, diğerleri işçi olarak bulundukları yabancı ülkelerde İslami mücadele ile tanışıyorlar. Çünkü onlar çalıştıkları ülkelerde devamlı aşağılanıyorlar. Çoğu, Afganistan’daki Özbekistan İslami Harekâtı veya Taliban ile işbirliği yapmak istemiyor. Batılılara ve rejime karşı başarılı mücadele sürdüren IŞİD cazip geliyor.

Gerçi Orta Asya’dan gelenler mücahitler on binlerin arasında küçük bir rakam teşkil ediyor. Buna rağmen bağlı bulundukları hükümetler bu gelişmeyi çok tehlikeli buluyor.

Batılı resmi şahıslar, Suriye’de 2 ila 4 bin arasında Orta Asyalı mücahit var diye tahmin ediyorlar. Cihada katılmak için kendi ülkelerindeki sosyo-ekonomik şartlar rol oynuyorsa da, esas neden “İslam için kutsal savaşa katılmak” ideolojik olarak daha önemli bir etken oluyor. IŞİD’e katılmanın gerçek nedeni de işte bu inanç.

 

Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te 19 Ocak’ta “Din, Hukuk ve Siyaset Analizleri Merkezi”ni yöneten Kadır Malikov, IŞİD’in Maveraunnehr savaş birliğinin, bölgedeki istikrarı bozmak için terör saldırıları düzenleyeceğini ve bunun için 70 bin dolarlık bütçe ayırdığını iddia ediyor.

 

Rusya Federasyonunu bağlı Tataristan Cumhuriyetinin Yar Çallı (Naberejniı Çelni) kentindeki mahkeme, 27 yaşındaki Raif Mustafin’i, Çeçenlerin Suriye’de yönettikleri terör grubuna katıldığı gerekçesiyle üç yıl on ay Gulag’a (çalışma kampına) mahkûm etti. Geçen yıl da aynı suçlama ile İdrisov adlı bir Tatar genci mahkûm edilmişti.

Tataristan Kuzey Kafkasya ve Orta Asya’dan hayli uzakta olmasına rağmen radikal İslami ideolojinin etkisinde kalıp Suriye’de dövüşen Tatarlar var ve onlar Tatar cemaatinde çalışıyorlar. İdrisov ise çok iyi Arapça bildiği için IŞİD’in Arapça konuşan savaşçıları arasına katılmış.

 

Kısacası IŞİD’i basit bir terör teşkilatı diye değerlendirmenin ne kadar yanlış olduğunu görüyoruz.

Bunun ispatı yalnız Suriye, Irak ve başka Arap ülkelerinden değil, değişik Avrupa ülkelerinden, Rusya’dan, Türkiye’den ve Orta Asya’dan sayıları belki toplam mücahitler fazla olmasa da, bir hayli gönüllünün “şehit” olmayı göze alarak Suriye’ye gitmesidir.

Nasıl oluyor da bir terör harekâtı bütün dünyada hücreler kuruyor, maddi destek buluyor ve bir hayli bölgeyi hâkimiyeti altına geçiriyor?

Stratejistler işin kolayına kaçıp İslami teröristler terminolojisinden vazgeçerek, bir de karşı tarafı objektif olarak incelemeye başlasınlar. Aksi takdirde yanılgıları sürecek ve on binlerce, yüzbinlerce, hatta milyonlarca insan sefil olacaktır. Orta Doğu da sefalet çukuruna dönüşecektir. Suudi kralı öldü diye petrol fiyatları yükseldiğine göre, borsalar her türlü dedikoduya radikal cevap verebiliyorlar.

 

Faydalanılan kaynak: Syria Calling: Radicalisation in Central Asia, Crisis Group Europe and Central Asia Briefing N°72, 20 January 2015.

 

Author: Nadir Devlet

Prof. Dr., Türk Dünyası tarihi ve uluslararası ilişkileri uzmanıdır. 20 ve 21. yüzyılda Rusya, Kafkasya ve Orta Asya’daki Türk halklarının geçmişi, bugünü, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik yapıları üzerinde yoğunlaşmıştır.

Share This Post On

Submit a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share This