RUSYA VE TERÖR

 

Yalnız bizde değil dünyanın birçok ülkesinde, özellikle Irak ve Suriye gibi komşu ülkelerde, Mısır, Afganistan, Yemen, Sudan, Nijerya gibi İslami ülkelerde terör yaşanıyor.   İstikrarlıymış gibi gözüken ABD, Fransa gibi ülkelerde de terör olayları (ve genellikle Müslümanların gerçekleştirdikleri terör olayları) yaşanıyor.  Bu terör olaylarının ekserisi yeraltı, gizli ve aranan terör gruplarınca gerçekleştiriliyor.

Bir de devletlerin doğrudan veya dolaylı olarak bir rakiplerini sarsmak, istikrarsızlaştırmak, böylece bir ülkeyi ele geçirmek veya kendi kamuoyunun dikkatini başka yöne çekmek için katıldıkları terör olayları var ki, işte bu çok tehlikeli boyutlara ulaşabilmektedir. Sonunda bu nevi olayların her ülkenin kendisine olduğu kadar, çevresine de zarar verme ihtimali vardır.

 

Çarlık Rusyasının ilk terör faaliyetleri

Konumuz Rusya. Bu ülke her iki tip teröre iyi birer örnek teşkil ediyor. Gelin hatırlayalım: Çarlık Rusyası bütün büyük imparatorluklar gibi insan kanı, canı ve malı üzerine kuruldu. Hangi imparatorluk değil ki?

 

 

1550’lerde Volga (İdil) boyunda Ural dağlarına kadar uzanan bölgelerde yaşayan Fin-Ugor halkları, Türki Çuvaş, Tatar ve Başkurtlar Rus ordularının terörü ile karşılaştılar. Daha sonra aynı kaderi batıdaki ve doğudaki diğer halklar da yaşadı. Yani savaş esnasındaki kayıplarının dışında muzaffer Rus orduları mağlupların ırzına, namusuna geçtiler, mallarını gasp ettiler, halkları sürdüler ve canlarına kastettiler. Neticede çoğu vatansız, mülksüz ve parasız kaldı.   İşte 1783’ten sonra Kırım Tatarlarının, 1860’larda Kuzey Kafkasya halklarının, daha sonra diğerlerinin Osmanlı ve Türkiye’ye sığınmaları Rus terörünün neticesi idi.

 

Stalin terörü

Sovyet döneminde ise devlet eliyle yapılan Stalin terörü neticesinde Gulag’larda (çalışma kamplarında) milyonlarca insan öldü. Ardından herhangi bir eğitim almadan cepheye yollanan Sovyet askerlerinin milyonlarcası ya cephede ya da esir düştükleri kamplarda öldü. Kendi verilerine göre 2. Dünya Savaşı esnasında SSCB’nin insan kaybı 50 milyona ulaşmış.

 

 

Sovyetler yıkılınca ortaya çıkan terör olayları

1991 sonunda Sovyetler Birliği dağılıp ortaya 15 bağımsız cumhuriyet çıktıktan sonra Rusya Federasyonun topraklarında terör olayları oldu. Ancak devlet eliyle olmadığından kayıp sayısı az miktarda kaldı. Fakat bu bile halkta korku ve huzursuzluk yaratmaya yetti. Putin ve Medvedev ikilisinin Cumhurbaşkanlığı makamını paylaşmalarında halkın huzur talebi en önemli oy potansiyeli olmuştu (Son seçimler hariç, katılım % 67’de kaldı).

 

Çeçenistan savaşları

Rusya Federasyonundaki terörün kaynağı Çeçen savaşlarına dayanmaktadır. Federasyondan ayrılıp bağımsızlık isteyen bir milyonun üzerindeki Çeçen, bu taleplerini silahla çözmek istedi. Rusya Federasyonu ile İçkerya-Çeçen Cumhuriyeti arasındaki savaş Aralık 1994’te başlayıp Ağustos 1996’da sona erdi. Moskova, antlaşma yaparak bu beladan kurtulmak istedi. Ancak antlaşmanın gereğini yerine getirmedi ve 26 Ağustos 1999’da Dağıstan ve Çeçenistan’a asker soktu. Başkent Grozni’de taş üstünde taş bırakmadı. Bir kısım Moskova ile işbirliğine başladı, karşı olanlar yeraltına indiler ve terör olayları organize etmeye başladılar. Dolaysıyla Rusya’da terörü bu gelişmeler tetikledi.

 

Rusya Federasyonundaki terör olaylarının listesi

Moskova’da Ağustos’ta bir dükkân, Eylül 1999’da da bir apartmanda patlatılan bombalar 64 kişinin hayatına mal oldu. Eylül 1999’da Moskova’da 5, diğer şehirlerde 2 bombalama oldu. Toplam 300 kişi öldü. Dönemin Çeçen Cumhurbaşkanı Aslam Maşadov bu konuda her çeşit suçlamayı reddetti.

2002 Mayıs’ta güneybatıdaki Kaspiisk şehrinde bir askeri resmigeçit esnasında patlatılan bir bomba 17’si çocuk en azından 41 kişinin ölümüne sebep oldu. Rusya bunun Çeçen teröristlerce gerçekleştirildiğini iddia etti.

Ekim 2002’de Moskova Dubrovka tiyatrosunda üç Çeçen grup 700 kişilik seyirciyi rehin aldı. Rus Özel Kuvvetleri görüşmeleri uzatmadan saldırıya geçtiler. Kullandıkları zehirli gaz sonucunda teröristlerden 40 ve seyircilerden 130 kişi öldü. Burada Rus makamları kendi masum vatandaşına bile acımadığının örneğini verdi. Saldırıyı yeraltı Çeçen lideri Basayev üstlendi.

Aralık 2002’de Rusya yanlısı Kadirov’un Çeçen yönetiminin bulunduğu merkeze iki bombalı saldırı gerçekleşti. Bu saldırı sonucu 83 kişi yaşamını kaybetti.

Haziran 2002’de Çeçenistan’ın komşusu İnguşetya’da hükümet güçleriyle 3 gün süren silahlı mücadelede 100 kişi öldü ve 120 kişi yaralandı.

Ekim 2005’te Çeçen gerillaları Nalçik’te hükümet binasına, telekomünikasyona merkezine ve havaalanına sokak savaşları ile gerçekleştirdikleri çatışmalarda en azından 85 kişi hayatını kaybetti.

Moskova’da iş adamları ve siyasetçilerin rağbet ettiği Nevski Ekspres gazetesine Kasım 2009 yapılan terör saldırısı neticesinde 27 kişi öldürüldü. Yer altındaki Çeçen lider Doku Umarov bu saldırının sorumluluğunu üstlenmişti.

Mart 2010’de ise iki kadın intihar komandosu FSB (gizli servis) yakınındaki Moskova metrosunda bombalarını patlatınca 39 kişi hayatını kaybetti.

Bu olaydan iki gün sonra ise Kuzey Kafkasya’da Kızılyar’da patlayan iki bomba en azından 20 kişinin ölümüne neden oldu.

 

Beslan katliamı

Rusya Federasyonunda en dehşetli terör olayı Beslan Okulu rehine krizi adıyla da bilinen katliamdır. 1 Eylül 2004’te başlayan bu rehine olayı üç gün sürdü. Kendisine Riyad üs-Salihin Taburu adını veren teröristler Kuzey Osetya’da (Kuzey Kafkasya’da özerk bir cumhuriyet) Beslan kasabasının 1 Numaralı Okulundan 777’si öğrenci, 1.100 kişiyi rehine aldılar. Bu taburu Çeçen savaş beyi Şamil Basayev yollamıştı.

Rehine olayının üçüncü gününde Rus ordusu tanklar, roketatarlar ve diğer ağır silahlarla okula saldırdı. Neticede 186’sı çocuk 330 rehine öldü. Bunlar resmi rakamlar olup, ölen teröristlerin sayısı veya kayıp olanlar hakkında bilgi verilmedi. Dünya kamuoyu bu askeri saldırıyı dehşet ve şokla öğrendi. Rus ordusunun bu kadar çok masum çocuk ve yetişkini öldürecek kadar gözü dönmüş olmasını anlamakta zorluk çekildi.

 

Rusya’da terör olaylarının nedenleri?

Eski bir FSB subayı Aleksander Lİtvinenko, John Hopkins Üniversitesi ve Hoover Enstitüsü bilim adamı David Satter, Rusya Federasyonun hukukçu siyasetçisi Sergey Yuşenkov, tarihçi Yuri Felştinski, siyaset bilimcisi Vladimir Pribuylovski ve eski KGB generali Oleg Kalugin; bu bombalama olayları hakkındaki kanaatlarını şöyle açıkladılar: “Bu olaylar FSB (KGB’nin yeni versiyonu) tarafından düzenlenmiş olup, Çeçenistan’daki savaşa kanuni görüntü vermek ve Vladimir Putin ile FSB’yi iktidara taşımak için gerçekleştirilmiştir.” Amerikan kökenli araştırmacıların bir kısmı ise bu teoriye şüphe ile baktıklarını belirtmişlerdi. Onlar bu teorinin delilleri yetersiz demişlerdir.

Bunun böyle olup olamadığını öğrenme şansımız yok gibi. Büyük Britanya ve ABD gibi ülkeler 50 yıl sonra devlet belgelerini araştırmacılara açıyorlar. Ancak Moskova, 1991’den sonra çok kısa süre KGB arşivlerini açmış ve hemen kapatmıştı. Bundan sonra da kamuya açacaklarını beklemek biraz hayalperestlik olur.

 

Ordunun terör metotları

Transdinyester olayı

1992’den beri Moldova ile Ukrayna arasındaki Moldova’nın özerk bölgesi olan Transnistria’daki ayrılıkçı hareket Rusya’nın desteği ile bağımsızlığını ilan etti. İlk olarak Sovyetler Birliği dağılarak Bağımsız Devletler Topluluğu kurulurken sınırların dokunulmazlığı prensibi burada bozuldu. Buranın halkında her üç ülkenin de (Moldova, Ukrayna ve Rusya Federasyonu) pasaportları bulunuyor. Transdinyester Cumhuriyeti tanınmamakla birlikte kendi askeri gücü bile bulunuyor.

Gürcistan’a saldırı

  1. yüzyılda da Rusya Federasyonun devlet kaynaklı terör faaliyetlerine şahit olmaya başladık. Ağustos 2008’de Güney Kafkasya’da Rusya Federasyonu Gürcistan’dan koparak kendilerini bağımsız ilan eden Güney Osetya ve Abhazya’yı desteklemek bahanesi ile Gürcistan’a savaş açtı. Yorumcular 21. yüzyılda Avrupa’daki ilk savaş dediler. 19 Ağustos’ta uluslararası baskılar sonucu ile olsa gerek Medvedev Rus askerlerini geri çekti. Moskova böylece SSCB dağılırken cumhuriyetlerin sınırlarının dokunulmazlığı prensibini ihlal etmiş ve bir çeşit teröristik metot kullanmış oldu. Ancak devletler yapınca onun adı terör olmuyor.

Kırım’ın ilhakı

2014 yılında ise Putin bu dokunulmazlık kuralını tekrar bozdu. Ukrayna’nın bir özerk cumhuriyeti olan Kırım’ı, oradaki çoğunluk Ruslara dayanarak bir oyuna getirdi ve ilhak etti. Şimdi Kırım Rusya Federasyonun 22. cumhuriyeti konumuna gelmiş bulunuyor.

Doğu Ukrayna’da terör

Kırım’ı ilhak etmekle de yetinmeyen Putin, Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçı Ruslara her türlü askeri ve sivil desteği verdi, kendi gönüllü paralı askerlerini soktu ve fiilen bu bölgeleri Ukrayna’dan kopardı. On binlerce sivil yersiz yurtsuz kaldı, yaşamını kaybetti. Bu da terör diye sınıflandırılmıyorsa, uluslararası hukuk normlarında cidden bir sorun var demektir.

 

  • Facebook
  • Twitter
  • Google+
  • LinkedIn

Ukrayna’nın Lysychansk kentinde Rus işgalinin izleri (2014). Kaynak: The Atlantic Fotoğraf: AP Photo/Vitnija Saldava

 

  • Facebook
  • Twitter
  • Google+
  • LinkedIn

Donetsk kentinde Rusya yanlısı isyancılar Ukrayna askerlerini esir alıyor. (2014) Kaynak: The Atlantic Fotoğraf: AP Photo/Sergei Grits

 

  • Facebook
  • Twitter
  • Google+
  • LinkedIn

Rusya’nın Donetsk bombardımanında yaralanan Ukraynalı bir sivil. (2014) Kaynak: The Atlantic Fotoğraf: AP Photo/Sergei Grits

 

Öldürülen Rus Büyükelçileri

20 Aralık 2016’da Ankara’da Türk polis teşkilatına mensup bir suikastçı Rusya Federasyonu Büyükelçisi Andrey Genadiyeviç Karlov’u öldürdü. Şimdiye kadar yurt dışında görevli bulunan dört Rus büyükelçisi suikasta kurban gitmişti. Öldürülenlerden biri ilginç olarak yine Türkiye ile ilgili bir konuda oldu. 10 Mayıs 1923’te Lozan Barış görüşmelerine katılmak üzere buraya gelen Sovyetler Birliği Büyükelçisi Vatslav Vorovsky de vurularak öldürülmüştü. Bunu gerçekleştiren bir Türk değil Rus göçmenler idi.

 

Sonuç

Neticede Rusya Federasyonu terör metotlarına başvurarak kendi arzularını gerçekleştirme konusunda bazı başarılara ulaşmış bulunuyor. Moskova askerî harekâtlarını Baltık Cumhuriyetleri ile İskandinavya’da sürdürerek oradaki insanlara korku salmakta, bir şekilde terörize etmektedir. NATO bu konuda ciddi bir huzursuzluğa kapılmış bulunmaktadır.  Tabii bu arada kendisi de teröre maruz kalmaktadır. Rüzgâr eken fırtına biçer.

 

 

Author: Nadir Devlet

Prof. Dr., Türk Dünyası tarihi ve uluslararası ilişkileri uzmanıdır. 20 ve 21. yüzyılda Rusya, Kafkasya ve Orta Asya’daki Türk halklarının geçmişi, bugünü, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik yapıları üzerinde yoğunlaşmıştır.

Share This Post On

Submit a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share This