SAĞLAM KARAKTERLİ BİR ÇOCUK YETİŞTİRMEK İÇİN

Çocuk yetiştirmek hiç de kolay bir iş sayılmaz. Üstelik anne – baba olanlar hayatın diğer zorluklarından muaf da tutulmuyor. Bir yandan gecenizi gündüzünüze katıp çalışmak zorundasınız, bir yandan da sağlam karakterli, kendini bilen, aklı başında bir çocuk büyütmekle yükümlüsünüz.

İş bu kadar zor olunca insanlar ister istemez kolay bir formül, kestirme bir yol arıyorlar. Kitapçı raflarını dolduran binlerce “anne – baba” kitabı da bu talebi karşılamak için kaleme alınıyor. Sayfalar dolusu okuma yapan ebeveynlerin, çoğu defa bu kitaplardan sonra aklı daha da karışıyor olmalı. Zira hayatlarını kolaylaştıracak bir çare ararlarken, kendi yaşantılarına pek de uymayan bir dizi karmaşık talimat ve tatbikat ile karşı karşıya kalıyorlar…

Oysa belki de anne babalara NE YAPMAMAK gerektiği anlatılsa, sorunları daha etkin bir çözüm olurdu. Aile ve evlilik terapisti Claire Dorotik-Nana bu konuda önemli ipuçları veriyor.

Çalışkan, kendini bilen, dirençli, sağlam karakterli ve merhametli bir çocuk yetiştirmek istiyorsanız, aman sakın şu 3 şeyi yapmayınız!

  1. Üzerine titremek
  2. Her yaptığına aferin demek
  3. Gerçeklerle arasına mesafe koymak

ÇOCUĞUN ÜZERİNE TİTREMEYİN

Kimse çocuğunun zorlandığını, üzüldüğünü görmek istemez. Çocuğun hayatını kolaylaştırmak için, neredeyse elimizde olmadan olağan akışa müdahale eder, koşulları yeniden düzenlemeye yelteniriz. Ancak şu da bir gerçek ki, ana baba ne yaparsa yapsın çocuk eninde sonunda zorlanır ve üzülür, çünkü hayat herkes için zordur.

Şöyle bir çocuk düşünün:

  • Ağaca tırmanacak ama dallar çok sıkışık. Hop! Hemen ağaç budanıyor, 2-3 kaba dal bırakılıyor.
  • Basketbol oynamak istiyor ama takıma almıyorlar. Hop! Hemen beden eğitimi öğretmeni ile görüşülüyor, çeşitli yollar deneniyor hatta hoca tehdit ediliyor.
  • Notları düşmeye başladı. Hop! Hemen daha rahat bir okula geçiriliyor.

Bahsettiğimiz hayatı kolaylaştırılmış bir çocuk mu, yoksa hayatı öğrenememiş bir çocuk mu? Ne dersiniz?

Çocuğu zorlanmasın diye koşulları değiştirmeye yeltenen velilerin çocuğa ne kadar zarar verdiğini hatırlatması için işe yarar bir söz: Zahmet olmadan rahmet olmaz. Zira zorlanmadıkça gelişme de meydana gelmez. Akılda tutmak gerekir ki, daha zor derslerle, daha zor öğretmenlerle, daha zor yarışlara girerek, daha zor sınavlardan geçerek yetişmeyen çocuklar, hayata geriden başlayacaktır. İleride patronu “zorlandığı için” iş yükünü hafifletecek mi, örneğin?

Çocuğunuzun kendi becerilerini, kapasitesini, ilgi alanlarını bilebilmesi, kendini bulabilmesi için onun üzerine titremeyiniz, hayatını kolaylaştırma işini abartmayınız.

BENİM YAVRUM N’EYLERSE GÜZEL EYLER

Dünyadaki her şey ve herkes için geçerli kuraldır: Çoğu şey vasattır, bazı şeyler iyidir ve pek az şey muhteşemdir.

Bu yüzden sizin çocuğunuz da diğerleri gibi birçok çirkin resim yapacak, nice beceriksizlik sergileyecektir. Çocuğun yaptığı herhangi şeye, mesela bahçede top oynayan çöp adam resmine bile “muhteşem” dersek, çocuğun gerçek anlamda neyin muhteşem olduğunu öğrenmesi mümkün olmayacaktır. Çünkü ne yaparsa yapsın hep aynı tepkiyi alacak, herhangi şeyi daha iyi yapmak, bir konuda daha iyi olmak için asla gayret göstermeyecektir.

Bu nedenle anne babalar, eğer kendini geliştirmek için çaba sarf eden bir evlat yetiştirmek istiyorlarsa onun her yaptığına alkış tutmamalıdır. Çocukla iletişim kurarken daha az “aferin”, daha çok “fena değil” ve hatta “daha iyisini yapabilirsin” sözleri kullanılmalıdır.

GERÇEKLERLE ARASINA MESAFE KOYMAYIN

Gerçekler acıdır. Hayat acıdır. Bu yüzden çocuğu gerçeklerden korumak için atılacak her adım çocuğa zarar verir.

Nedir bu adımlar? Mesela en sevdiği oyuncağını onuncu defa kırdı. Hemen gidip yerine yenisini almayın. Bu sefer değil. Böylece sevdiği bir oyuncakla daha dikkatli oynamayı öğrenecektir.

Öğrenmezse ne olur? Kural tanımaz bir bireye evrilir. Daima kendi kurallarını koymaya çalışır ve başkalarının da bunlara uymasını istemeye başlar. İş öyle akla gelmedik yerlere varabilir ki…

Mesela gelecekte bir suç işlerse orada da yardımına koşacak mısınız?

Silahı çekip birini öldürse? O kadar da değil diyorsunuz, biliyorum. Hani teşbihte hata olmaz derler, arabayla hız yaparken caddeyi geçen bir yayaya çarpıp ölümüne sebep oldu, diyelim. Bu durumda caddedeki kanı yıkayıp delilleri karartacak, cesedi denize atacak, ölenin ailesini tehditle susturacak ve suçu örtbas etme yoluna mı gideceksiniz?

Yapmayın.

Sakın.

Bu yazı kısmen şu kaynaktan tercüme edilmiştir.

Author: Beril Cansever Devlet

[yazar] [ara sıra çevirmen] [çeyrek asırdır eğitimci]

Share This Post On

Submit a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share This