SURİYE KONUSU ARTIK TÜRKİYE’DEN SORULMUYOR

 

BM 70. Genel Kurul toplantısı ve IŞİD (DEAŞ)

ABD’nin New York şehrinde Birleşmiş Milletler binasında 150 ülkeden fazla üyenin Devlet Başkanları veya Başbakanları seviyesindeki, tarihi 70. Genel Kurul Toplantısı devam ediyor.

Bu uluslararası kurum dünyadaki çatışmaları azaltmak, dünya savaşı gibi birçok ulusu neredeyse yok edecek seviyedeki büyük savaşları durdurmak, dünyayı daha barışçıl hale getirmek için kurulmuştu. Ne kadar başarıya ulaştığını belki şöyle yorumlayabiliriz. 2. Dünya Savaşından sonra birkaç ulusuna katıldığı dünya çapında savaşlar olmadı, savaşlar bölgesel boyutlarda kaldı. Günümüzde Orta Doğuda, Ukrayna ile Rusya arasında, Afganistan’da yıllarca süren çatışmalar devam ediyor. Bu da çatışma bölgesinde olan komşu ülkelere, son yıllarda ise Avrupa ülkelerine kesif bir mülteci akınına neden oluyor.

 

İşte 70. Genel Kurul toplantısında bu sorunlara çözüm arayışı da dile getirildi.   Obama, Putin, Poroşenko ve belki de İran Devlet Başkanının Suriye ile ilgili konuşmaları aslında basın organlarının en fazla ilgilendiği konular oldu.

Obama, Rusya’yı Ukrayna’da kanunsuz faaliyetler sürdürmekle suçladı. Putin ise “Ukrayna konusunun bu hale gelmesinde NATO suçlu” dedi. Putin, konuşmacılar arasında Suriye hakkında görüşleri ile en fazla dikkati çeken lider oldu. Putin Suriye’deki Asad rejimine destek vererek IŞİD tehlikesinden kurtulmak gerektiğine vurgu yaptı. “Asad güçleri ve Kürtler IŞİD’e karşı ciddi direniş gösteriyorlar” dedi. Obama ise Asad’ı kendi halkını katleden bir diktatör olarak suçlamıştı. Ayrıca bazı büyük ülkelerin yeni bir dünya savaşına götürecek hatalardan sakınmaları gerektiğini vurguladı.

İki liderin Suriye konusunda anlaşmamasına rağmen her iki ülkenin Dışişleri Bakanları John Kerry ve Sergey Lavrov Suriye konusunda temel ilkelerde uzlaştıklarını söylediler. Neticede Rusya Lazkiye’ye silah ve teçhizat yığmaya başladı.

Suriye’de savaşmak istemeyen Rus askerler ve asker aileleri her ne kadar baskı Moskova’ya yapıyorsa ve Suriye’de Rus askerini kara harekâtında kullanmayacağına dair vaatte bulunduysa da Putin, Rus askerini yurtdışına çıkarmak için Duma’dan ve Federal Meclis’ten onay aldı. Dolayısıyla Rusya diğer ülkelere nazaran güçlü bir pozisyona geçmiş bulunuyor, hiçbir ülke bu derecede angaje değil. Hatta Rus savaş uçakları Suriye’de bombardımana başladı bile. Ayrıca ABD’den Suriye’deki savaş uçaklarını çekmesini talep etti.

 

 

Almanya gibi ülkeler Kürtlere saldırılıyor diye, Türkiye’nin PKK’ya düzenlediği harekâta tepki gösteriyorlar. Almanya Kanzleri (Başbakan) Angela Merkel Ankara’nın “Suriye’de uçuşa yasak bölge” önerisine net bir şekilde karşı çıktı. Merkel, kendi partisinin bir toplantısında “Suriye’deki çatışmalar ve Türkiye’nin Kürtlerle yaşadığı çatışma nedeniyle şu an bunun hayata geçirilmesinin çok zor olduğunu” söylemişti.

Diğer yandan, Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Putin’i topa tuttu. Proşenko, Putin’in BM Güvenlik Konseyi’ndeki veto hakkını ‘insan öldürme ruhsatı’ olarak kullandığını iler sürdü.

Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesi, ABD, Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti, Büyük Britanya Krallığı ve Fransa’dan biri BM’nin aldığı herhangi kararı veto hakkına sahip. Mesela bu üye ülkelerin hiçbirine, ne kadar kanunsuz bir iş yaparlarsa yapsınlar, ambargo gibi topyekûn karar almak mümkün değil. Örneğin Suriye’ye BM’nin ekonomik ambargo kararı RF ve ÇHC tarafından veto edildiği için uygulanamamıştı. Bu durum bir hayli ülkeyi rahatsız ediyor. Dolayısıyla G4 rumuzu ile adlandırılan Almanya, Brezilya, Hindistan ve Japonya, Güvenlik Konseyi yapısının tekrar gözden geçirilmesi hususunda bir harekât başladılar. Yüz kadar ülkede bu inisiyatifi destekliyor.

 

Suriye’nin geleceği politikalarında Türkiye yok

Diğer yandan BM toplantısına katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu New York’ta gazetecilerle yaptığı görüşmede, “DAEŞ de Esad da şeytanlar. Bu iki şeytan birbirini destekliyor. Bir ülke bu iki şeytandan birini desteklerse bu ikisini de desteklediği anlamına gelir. Bizlerin yapması gereken, Rusya dâhil dayanışma içinde Suriye’de barışçı bir dönüşümün gerçekleşmesini sağlamak olmalı. Yeni Suriye’de Esat’a da DEAŞ’a da yer olmamalı. Esat’a da DEAŞ’a da hayır ” dedi.

Bu beyandan Ankara’nın kafasının karışık olduğu anlaşılıyor. Rusya geçiş sürecinde Asad olmalı, Kürtler de rol almalı derken, ABD çok icap ederse Asad olmalı ve Kürtler bu süreçte bulunmalı diyor. Ankara bir taraftan PKK gibi bir Kürt örgütü ile mücadele ederken diğerleri ile işbirliği yapa bilecek mi?

Ankara Kiev gibi Kırım’ın Putin tarafından ilhak edilmesine karşı. Bu durumda Suriye’de IŞİD’i yok etmek için Moskova ile işbirliği yapar mı? Washington’u böyle bir politikaya ikna edebilir mi? Suriye-Türkiye arasındaki mayınları temizleyerek 2 milyon mültecinin girişine yol açarak zaten başını yeterince sıkıntıya soktu.

Kısacası Türkiye olarak BM Genel Kurulundaki toplantıdan yeni baş ağrıları almış bulunuyoruz. Seçime kadar da bir müspet gelişme olması ise mümkün gözükmüyor.

 

 

Author: Nadir Devlet

Prof. Dr., Türk Dünyası tarihi ve uluslararası ilişkileri uzmanıdır. 20 ve 21. yüzyılda Rusya, Kafkasya ve Orta Asya’daki Türk halklarının geçmişi, bugünü, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik yapıları üzerinde yoğunlaşmıştır.

Share This Post On

Submit a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share This