TEKRAR RUS TÜRK BARIŞI OLUR MU?

 

Kendine hayli güvenen iki ülke (Türkiye-Rusya) düşününüz ki, ikisi de AB’nden hayal kırıklığına uğradı.

AB Rusya’ya ambargoyu bir yıl daha uzatma kararı aldı. Türkiye ise AB’den beklediği vize serbestisini alamadı. İki ülke de IŞİD (DEAŞ) ile mücadele ettiğini iddia ediyor.  Ancak biri Esad yanında, diğeri ona karşı. İkisi de ilişkilerinin bozulmasından mağdur. Bu durumda en akılcı yol eski dayanışmayı yeniden canlandırmak değil mi? Sanki mantık bunu söylüyor.

Neticede 24 Kasım 2015’ten bu yana geçen yedi ay içinde iki taraf da ekonomik kayıplara uğradı. Aslında en fazla zararı biz gördük. Rusya’ya yönelik dış ticaretimiz büyük kayıplara uğradı. İkinci sırada gelen Rus turistlerini kaybettik. Bu süreçte Putin’in ifade ettiği üzere Rusya Türkiye’ye doğalgaz ihracatını durdurmadı. Diğer bir ifade ile Moskova’nın ekonomik kaybı fazla olmadı.

Dünya finans çevrelerinin dikkatle izlediği Bloomberg ajansı, “tahmin edilemeyen politikalar ve bulutlanmaya başlayan ekonomik görünüm yüzünden yatırımcılar için Türkiye’nin borçları, artık çöp düzeyinde reytingi olan Rusya’dan bile daha riskli hale geldi” yorumunu yaptı.

 

Bu haber mi veya başka gerçekler mi Türkiye’nin ilk inisiyatifi göstermesine neden oldu.

12 Haziran Rusya Günü (Egemenlik Bayramı) nedeniyle Erdoğan’ın Putin’e, Başbakan Binali Yıldırım’ın ise mevkidaşı Dmitriy Medvedev’e kutlama mesajı gönderdikleri ortaya çıktı.

Erdoğan’ın mesajında özellikle Rusya ile ilişkilerin “yeniden hak ettiği düzeye çıkması” temennisinin altı çizildi. Başbakan Yardımcısı Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, ‘Rusya Günü’ dolayısıyla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e gönderdiği mektuba ilişkin olarak, “ümit ediyorum ki Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın mektuplarıyla birlikte normalleşme sürecinde önemli bir adım atılmış olur” diyerek Türkiye’nin ilişkileri normalleştirme arzusunu resmi olarak paylaştı.

Ancak bir takım müspet siyasi adımlara rağmen Moskova bu mektubu yetersiz bularak, hala özür dilenmesini talep ediyor. Şimdi Ankara bu özrü formüle etmek için kafa yoruyor mu?

dollar-ruble-euro-economy
  • Facebook
  • Twitter
  • Google+
  • LinkedIn

Geçen hafta 17-18 Haziran’da gerçekleştirilen St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumunda Uluslararası Uzman Konseyi üyeleri ve yabancı yatırımcılarla görüşen Putin, “Krizi neredeyse aştık. Büyüme yoluna çıkmak için gerekli temel koşullar sağlandı. Ekonomi yeni koşullara adapte oldu” dedi. Bu söylemden daha ilginç olanı, Putin’in ABD ve AB’ne daha dostane yaklaşım sergilemesi oldu.  “ABD dünyada kalan tek süper güç, biz bunu kabul ediyoruz ve onunla işbirliğine hazırız” dedi.

Putin’in krizi aşmak hakkındaki sözleri pek gerçeği yansıtmasa gerek. Yoksa ABD’ye bu tavır değişikliği nasıl açıklanacak?

 

Rusya’nın ekonomisine baktığımızda tablo pek de parlak gözükmüyor.

Rusya’da ekonomik kriz halkın kredilere olan ilgisinde ciddi düşüşe yol açtı. Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi PwC’nin anketine göre, Rusya vatandaşlarının yüzde 88’i önümüzdeki bir yıl boyunca bankalardan kredi almayı düşünmüyor.

5759-g-15-Economy2
  • Facebook
  • Twitter
  • Google+
  • LinkedIn

Rusya’nın en büyük gelir kaynaklarından biri olan petrolün dünya pazarlarında fiyatının düşmesi ciddi sonuçlar doğurdu. 2015 yılından önce Rusya, bütçesinin % 50’sini bundan sağlarken, geçen yıl % 43’e, bu yılın ilk çeyreğinde % 34’düştü.

Fakirlik % 13,4 seviyesinde. Emekli olanlar 100-125 dolar gibi çok düşük bir emeklilikle hayatlarını geçirmek zorundalar. Rusya Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina “petrolün fiyatı 100 dolara yükselse de, yapısal reform yapılmaz ve yatırım sorunları çözülmese Rusya’da yıllık büyüme  %1,5-2’yi geçmeyecektir” dedi.

Rusya kamunun elindeki varlıkların önemli bir bölümünü satmayı planlıyor. Rusya’nın özelleştirmelerle kasasına 5 milyar dolar koyması beklenirken ilk büyük satış dalgasının VTB Bank’ta yapılacağı bildirildi. VTB Bank CEO’su Andrey Kostin konuyla ilgili olarak, “Rusya cebine biraz para koymak istiyor” diye konuştu. Rusya’nın en büyük ikinci bankası olan VTB Bank’ın yüzde 60.9’u Rus devletine ait.

Türkiye ekonomisinin durumunu ise ülkede yaşayanlar daha iyi analiz ediyorlar.

Kısacası her iki ülke de işbirliğinden, kaybettiklerini yeniden kazanmak için düşmanlık baltasını gömmeye mecbur gibi gözüküyor.

Tabii bunun kolay olacağını söylemek zor.  Türkiye özür dilemekte zorlanacak. Rusya ise attığı düşmanlık tohumlarının etkilerini Rus halkının aklından çıkarabilecek mi?

15 Haziran 2016’da St. Petersburg şehri meclis üyesi Vitali Milonov, bütün Rusya haritalarında ve devletin onayladığı kitaplarda İstanbul’un adını eski Bizans dönenimdeki adı olan Konstantinapol ile değiştirmesini teklif ederek Başbakan Medvedev’e başvurdu. Bu ve buna benzer düşmanlık örneklerinin sayısı bir hayli. Türkiye’nin ayrılıkçı güçlerini desteklemekle suçlayan yazılar Rus basınında çıkmakta. Türkiye’nin karşı olduğu Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun, Şam’da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile görüşmesi ise Ankara’ya karşı açık bir tavır şeklinde de yorumlanabilir.

Bu arada Hüseyin Diriöz Moskova’ya yeni büyükelçi olarak tayin edildi. Daha önce İBB Başkanı Topbaş Kazan’ı ziyaret etti. Rusya Federasyonu İstanbul Başkonsolosu Andrey Podelyshev, 28 Mayıs’ta Topkapı’da Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON)’nin ‘Türkiye-Rusya Ticari İlişkileri’ konusunun ele alındığı toplantısında işadamlarıyla bir araya gelmişti. Çeşitli sorulara cevap vermiş ve “Şu anda insani, ekonomik, kültürel alandaki ilişkilerimizi kullanarak devam ettirmeliyiz. Bu ilişkiler iki ülke arasındaki en temel ilişkilerdir. Kimse bunu bozamaz “demişti.

Ekonomik, siyasi, kültürel ve insani mağduriyetleri ve bilhassa Rus halkında oluşan Türk düşmanlığını ortadan kaldırmak zor olacak.

Türkiye’nin Kırım’ın ilhakını veya Esad ile Moskova’nın işbirliğini kabul etmesi zor. Putin sayesinde Türkiye, Şanghay İşbirliği Örgütünde “partner üye” olmuştu.  23-24 Haziran tarihlerinde Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te yapılacak olan Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) liderler zirvesine Cumhurbaşkanı Erdoğan davet edilmedi.

Kısacası dostluğun yeniden tesisi için bir hayli engelin ortadan kaldırılması gerekecek. Acaba bu iradeyi iki taraf da gösterecek mi?  Bekleyelim…

Rus savaş gemisi Caesar Kunikov İstanbul Boğazında (2015)
  • Facebook
  • Twitter
  • Google+
  • LinkedIn

Rus savaş gemisi Caesar Kunikov İstanbul Boğazında (2015)

 

Author: Nadir Devlet

Prof. Dr., Türk Dünyası tarihi ve uluslararası ilişkileri uzmanıdır. 20 ve 21. yüzyılda Rusya, Kafkasya ve Orta Asya’daki Türk halklarının geçmişi, bugünü, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik yapıları üzerinde yoğunlaşmıştır.

Share This Post On

Submit a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share This