UKRAYNA’YA DESTEK KOMEDİSİ

 

Geçen haftada Bavyera Devletinin başkenti Münih’te   “Uluslarasın Güvenlik Konferansı” gerçekleştirildi. Bizim Dışişleri Bakanımız katılmadı. Böylece etliye sütlüye dokunacak bir konuşma yapmaktan kurtuldu.

Daha önce Federal Almanya Kanzleri (Başbakan) Merkel ile Fransa Devlet Başkanı Hollande başta Moskova’ya sonra Kiev’e gittiler. Putin gelenleri 5 saat oyaladı. Bir netice alınamadı. Yoksa biz mi öyle zannettik?

 

Malum 2. Dünya Savaşı öncesi Rippentrop-Molotov veya Hitler-Stalin gizli paktı sonucunda Polonya iki ülke arasında paylaşılmıştı. Ukrayna konusunda da böyle bir anlaşma mı yapılmak isteniyor?

Bilhassa Merkel’in barışçıl çözüm ısrarı, az çok geçmişi çağrıştırıyor. 2. Dünya Savaşı esnasında zamanın Habeşistan kralı Halise Selasiye, İtalyan uçaklarının ülkesine saldırması üzerine, Cemiyet-i Akvam’dan (dönemin Birleşmiş Milletler Örgütü) yani batılılardan yardım istemişti. Kimse parmağını oynatmamıştı.

Bugün de Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko Münih’te Rus askerlerinin çarpıştığını gösteren delileri göstererek Batıdan yardım istedi. Bizim için tarihi önemi de olan Kırım’ın işgali ve oradaki soydaşlarımız Kırım Tatarlarının ciddi sıkıntıları, bizi Rusya ile ilişkilerimizi askıya almaya yöneltmedi.

Kısacası Rusya ile iyi geçinmek isteyenlerin evrensel değerlere saygı gibi bir öncelikleri, kendi gündemlerinde yok anlaşılan.

İnsan kayıpları da pek fazla kimseyi ilgilendirmiyor. Malum bizde de sıkça “kanları yerde kalmayacak” gibi hamasi söylemleri sıkça işittiğimizi hatırlıyoruz. Frankfurter Allgemeine Zeitung adlı Alman gazetesi 8 Şubat’ta, Alman İstihbarat Teşkilatının bugüne kadar Ukrayna’da ölenlerin sayısını 50 bin olarak tahmin ettiğini yazmıştı. Birleşmiş Milletler 5.400 sivil ve asker, Ukrayna resmi makamları 5.400 sivil ve 1.200 askeri kayıp var demişlerdi. Her ne kadar 50 bin rakamı ispat edilemezse de 5.400 veya 6.600 rakamları da yeterince korkutucu.

9 Şubat’ta ise Merkel Washington’da ABD Devlet Başkanı Obama ile buluştu. Alınan bilgilere göre, Obama Ukrayna ordusuna silah desteği verme taraftarı. Merkel ise hala barışçıl çözümden yana olduğunu belirtiyor. Neticede bu ikili görüşmeden, şayet barışçıl görüşmeler netice vermezse ABD’nin silah desteğini yapacağı mesajı çıktı. Buna rağmen Merkel “Rusya Avrupa’da ortak yaşamın temelini kaale almadı ve uluslararası hukuk kurallarını bozdu” demek zorunda kaldı.

Neticede Rusya, Almanya ve Fransa dünyanın önde gelen silah tacirleri ve hatta bazen ortak iş de yapıyorlar.

Sipri’nin (Stockholm International Peace Research Institute / Stokholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü) verilerine göre, dünya silah ticaretinde ABD % 29, Rusya % 27, Almanya % 7, Çin % 6 ve Fransa % 5, yani hepsi toplam % 74 paya sahipler. Dolayısıyla bu ülkelerin esas menfaati çatışmaları durdurmak değil, daha doğrusu dünyanın çeşitli noktalarında silahlı çatışmaların artması doğrultusunda.

 

 

Ancak Almanya ve Fransa gibi batı ülkelerinin barış ister gibi yapmaları, savaşın kendi bölgelerine yakın bir yerde olmasından ürkmelerinden kaynaklanmaktadır. Bu konuda onların 2. Dünya Savaşı’ndan kalma büyük tecrübeleri olmuştur. Ukrayna sakinleşmeli, ancak Orta Doğu, Afganistan, Sudan, Nijerya gibi ülkeler karışmalıdır.

Peki, insanlar ölüyor. Ne yapmalıyız?

7 milyar dünya nüfusunda bir kaç milyonun lafı mı olur…

 

Bu arada AB dışişleri bakanları Rusya’ya ambargoyu artırma kararı almışlar. Ancak uygulamaya 11 Şubat’ta Minsk’teki Ukrayna Barış Zirvesine kadar bekleyecekler.

Aslında bu ambargolar Putin’i ürkütmedi. Sıkıntıyı Rus halkı çekiyor. Rus politikacılar, Ruslar bu nevi sıkıntılara alışık diyerek, aldırmazlıklarını da dile getirdiler. Anlaşılan ambargo ya deliniyor ya da ciddi bir etkisi olmadı.

Örnek olarak, Türkiye ile Rusya arasında hiçbir ekonomik ilişkinin kopmadığını gösterebiliriz. Konuya başka açıdan bakarsak, her ülkenin menfaat grupları, ülkelerin politikasını belirlemede fazlasıyla etkili oluyor. O derecede ki, ABD gibi bir ülkede Devlet Başkanlarına bile suikast düzenleniyor. Dünya barışı için en büyük tehlike, işte bu menfaat grupları ve toplumlarını aldatan siyasiler.

Fakat biz kendi yöneticilerimizden memnunuz ki, onları seçiyoruz. Ukrayna’ya ne olmuş, Kırım Tatarları yok oluyormuş bize ne…

 

 

Kapak görseli

Author: Nadir Devlet

Prof. Dr., Türk Dünyası tarihi ve uluslararası ilişkileri uzmanıdır. 20 ve 21. yüzyılda Rusya, Kafkasya ve Orta Asya’daki Türk halklarının geçmişi, bugünü, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik yapıları üzerinde yoğunlaşmıştır.

Share This Post On

Submit a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share This