DEMOKRASİNİN KOMİKLİKLERİ

Demokrasi halk yönetimi mi yoksa iktidarı ele geçirenlerin dilediklerini gerçekleştirdikleri bir rejim mi? Buna kolaylıkla cevap verebilir miyiz? Bence hayli zor. Çünkü demagoglar kafanız iyice karıştırabilirler.

En kolay kandırmaca seçimlerdir. İnsanlara dört veya beş yılda bir oy verme hakkı tanınır. Bu seçimleri çok liberal göstermek için yurt dışındakilerin de seçimlere katılması sağlanır. Ondan sonra seçmen susmak zorundadır. Türkiye’de oy verme mecburiyeti vardır. Vermeyenlere mali sorumluluk yüklenir. Ancak hiçbir seçimde katılmayanlardan para tahsil edildiğini görmedik.

Aslında Avrupa’da kraliyetle yönetilen ülkelerde de siyasi partiler mevcut olup seçim yapılır. Sovyetler Birliğinde de seçimler yapılırdı. Şu farkla ki, seçimde tek bir aday olurdu. Her ülkenin seçimlerle ilgili kendi kuralları vardır.

Fransa’da Başkanlık seçimi iki aşamada gerçekleştirildi. Sağcı Le Pen’in cumhurbaşkanı seçilmesinden korktukları için çoğunluk kim olduğu belli olmayan Macron’a oy verdi. Aynı şey İstanbul BB seçimlerinde de oldu. İlk seçimin iptal edilmesinden sonra ikinci turda CHP’nin tanınmayan adayı büyük farkla seçildi.

Kısacası seçimler ülkelerin kaderini belirleyebiliyor. 0,5’lik oy farkıyla bile iktidar olunabiliyor. Bunun için Türkiye’de %10 barajı var. Yani oyların büyük kısmı çöpe gidiyor. Barajların daha düşük tutulduğu İtalya veya Almanya gibi ülkeleri de yıllarca koalisyonlar yönetiyor. Bu iş Almanya’da iyi İtalya’da ise kötü sonuç veriyor.

***

Demokrasinin komikliklerini bu hafta sonu Kırgızistan’da yaşadık. Bu eski Sovyet cumhuriyeti bağımsız olduktan sonra da 30 yılda kendini ekonomik ve siyasi olarak toparlayamadı. Dört defa sivil darbe ile iktidarlar değişti.

Kırgızistan’da halk, cumhurbaşkanlığı sistemine geçişi öngören yeni anayasa taslağını oylamak ve yerel meclis üyelerini belirlemek üzere sandık başına gitti.

  • Facebook
  • Twitter
  • Google+
  • LinkedIn

Oy verme işleminin sona ermesi sonrası açıklama yapan ulusal seçim komisyonu, ilk sandık sonuçlarına göre seçmenlerin “ezici bir çoğunlukla” cumhurbaşkanının yetkilerini arttıran yeni anayasa taslağını onayladığını açıkladı.

Buraya kadar her şey normal gibi gözüküyor. Çünkü seçmenlerin %79 anayasa değişikliğini onaylamış. Ocak 2021’de seçilen cumhurbaşkanı için Sovyet usulü ezici bir çoğunluk demek bu.

Böylece kayıtlı 3 milyon 606 bin 201 seçmenden 1 milyon 24 bin 891 seçmenin oy kullandığı referandumda katılım %30,89 olarak kayıtlara geçmiş oldu. Cumhurbaşkanı Sadır Caparov acaba bunu büyük bir zafer olarak içine sindirebilecek mi?

Orta Asya Cumhuriyetleri için aslında bu gayet normal, halkı açlıktan kıvranırken bisiklet turu gösterileri yapan Türkmen Cumhurbaşkanı Gurbanguli Berdimuhammedov’un icraatlarına bakarsak buna şaşmamak gerek.

Gazeteler 2 milyon 581 bin 310 kişinin bu referanduma neden katılmadığını sorgulamıyorlar. Aslında seçmenlerin %70’i oy vermeyerek rejime inançlarını kaybettiklerini mi veya bu oyuna katılamayacaklarını mı belirtmişler. Bir milyona yakın Kırgız, legal veya kaçak olarak Rusya’da çalışıyordu. Aileleri ancak onların gönderdiği dövizlerle ayakta kalabiliyordu. Bir yıldan fazladır pandemi nedeniyle bir haylisi geri döndü veya işsiz kaldı.

  • Facebook
  • Twitter
  • Google+
  • LinkedIn

Kısacası siyasetçiler çeşitli şekillerde iktidarda kalmanın yollunu arıyorlar. Seçimlerle ise halkın çoğunluğunun kendi yanlarında olduğunu ispatlamaya gayret ediyorlar. Kırgızistan referandumu aslına demokratik sistemlerin komik sonuçlar verdiğini de gösterdi.

Author: Nadir Devlet

Prof. Dr., Türk Dünyası tarihi ve uluslararası ilişkileri uzmanıdır. 20 ve 21. yüzyılda Rusya, Kafkasya ve Orta Asya’daki Türk halklarının geçmişi, bugünü, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik yapıları üzerinde yoğunlaşmıştır.

Share This Post On

Submit a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share This