İZMİT’TE BİR MACAR KRALİÇESİ

 

 

300 yıl öncesi için bile çok değişik, ibretlik, zorlu bir hayat onunki. Nereden nereye dedirten türden. İçinde savaş da vardır aşk da, macera da. Okuyunca kendimi fantezi romanlarından birinde sandım.

 

Osmanlılara sığınan ve İzmit’te ölen Orta Macar Kralı İmre Tököli’nin karısıdır o. Bu iki insan inanılmaz bir hayat yaşamış iki soylu isyancı, iki özgürlük savaşçısıdır.

 

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu monarşisinin Macar ulusal girişimlerini bastırmaya çalıştığı bir dönemde yaşadılar. Macar topraklarını geri almak için defalarca isyan ettiler ancak sonuç hüsran oldu ve esir düşmekten kurtulamadılar. Avrupa’nın görkemli şatolarında doğup, çocuklarını savaş alanlarında büyüttüler. Sonunda mütevazı bir kır evinde, sürgünde öldüler. Aslında sadece ikisi değil tüm aileleri Macar ulusal davasının savunucularıydı.

İlona’nın ilk kocası prens I. Rakoçi Avusturya monarşisine karşı çıkan bir Macar soylusuydu. Oğlu II. Rakoçi ise şu Tekirdağ’da müzesi olan Macar ulusal kahramanı.

 

 

İlona ve İmre Tököli’ye gelince.

 

Bu iki insanın kaderi Viyana monarklarına karşı çıkmalarıyla kesişti. Birbirlerine ilk görüşte âşık oldular. Bu aşk dillere destan oldu. Özellikle de İlona’nın 13 yaş büyük olması nedeniyle.
İlona, Macar tarihinde iz bırakmış kadınlardan biridir. İmre Tököli’nin esaret döneminde kadın olduğunu düşünmeden askerlerinin başına geçti ve şatosunu düşmana karşı üç yıl savundu. Daha da dayanacakken içerden kapıların açılması sonucunda o da kocası gibi esir düştü. İmparator bu isyancı aileden korkuyor, anneyi esir tuttuğu gibi oğlunu da gözaltında bulunduruyordu.

 

Bu arada düşmanla savaşma sırası yeniden esaretten kurtulan İmre Tököli’ye gelmişti. İmre Tököli babasının da yürüttüğü Macar davasını devralmış bir savaşçıydı. İmparatordan topraklarını ve şatosunu (Orava Şatosu ki, görkemiyle Dracula ve Nesferatu gibi korku filmlerine güzel bir dekor oluşturmuştu) geri almak üzere, Macar isyan ordusunun başına geçtiğinde henüz 22 yaşındaydı.

 

15 bin adamıyla Karpat dağlarının geçilmez sanılan bir noktasından geçip General Heisler’in ordusunu arkadan kuşatınca büyük bir zafer kazandı ve Heisler’i esir aldı. Tököli General Heisler’e karşılık karısı İlona’yı imparatorun elinden kurtarmayı düşündü. Nitekim Tököli ile imparator arasındaki anlaşma uyarınca General Heisler’e karşılık İlona serbest bırakıldı. Böylece iki âşık nihayet bir araya gelebildiler.

 

 

Kavuşma sahnesini Macar tarih yazıcıları özetle şöyle anlatıyor:

“Noel tatili İlona için evlilik ve yolculuk hazırlıklarının sevinciyle birleşti.  İlona  Viyana’yı karlar içinde bıraktı, ama aşağı Tuna’da kocasının yanına vardığında burayı ilkbahar çiçekleriyle donanmış buldu. Rüzgârla dalgalanan Tököli bayraklarının altında süvariler ona selam durmaktadır. Atlı arabadan inen İlona, kocasını bir an tanıyamadı. Sakallarına ak düşmüş adamla ayrılırken bıraktığı toy delikanlı aynı kişi miydi? Ayrılık yıllarında kocası sanki iki misli yaşlanmış gibidir. Atından indiğinde kocasının ayağının aksadığı İlona’nın gözünden kaçmadı. Bundan sonra zor bir hayat onları beklemekteydi.”

 

Karlofça Antlaşması sonucu bütün ülke İmparator Leopold’e kalınca Tököli çifti Osmanlılara sığındı. Osmanlı padişahı onlara çok güzel bir ev tahsis etti.

 

Ancak onlar İzmit’teki daha mütevazı bir kır evini seçtiler. Yemyeşil çayırlar ortasındaki küçük bahçelerinde çeşit çeşit çiçekler ve meyve ağaçları arasında yaşadılar. Bir gün mutlaka anayurtlarına dönmenin hayali içindeydiler.

 

Zaman zaman Macaristan’dan ziyaretçileri gelip ve onlara memleket haberleri getiriyordu. Bu haberlerden özellikle biri İlona’nın büyük bir umuda kapılmasına neden oldu. Memlekette bıraktığı sevgili oğlu II. Rakoçi’nin (ki o da annesi gibi sonradan Osmanlılara sığınıp 22 yıl yaşadığı Tekirdağ’da ölecektir) ulusal kahraman olduğu haberi.

 

İlona 1703 yılında, 60 yaşındayken İzmit’te öldüğünde Macar toprağında kendi oğlunun ümitlerini yeşerteceğini biliyordu. Mezar taşına şunlar yazıldı: “Burada ülkesinin ve kadınlığın gururu yatıyor; kahramanca çektiği acılarını dinlendiriyor.”

 

Karısından iki yıl sonra henüz 44 yaşındayken ölen İmre Tököli’nin mezartaşında ise, “Hayatımız iyiyi güzeli umut ederek fakat kötü bir yazgıyla geçti” yazılıydı.

 

Vatan hasretiyle yanan bu iki Macar konuğun mezarı uzun süre İzmit’te kaldıktan sonra Prens Rakoçi’ninkiyle birlikte1906’da Macaristan’a nakledildi.

 

 

 

Yazının kaynağı: Gezgin Mimar

Author: Avni Alanyalı

Share This Post On

Submit a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share This